Kuğular bu akşam ümitsizce göçtü zehirli göllerden
Mahzun kızlar zindandaki kardeşlerini düşlüyor
Savaş bitti leylakların bittiği çayırda.
Ağıtlar yakarak ince kadınlar, başları önde
Tabutların ardından gidiyorlar yeraltı geçitlerinde.
Çabuk n’olur, donuyoruz bu vicdansız karanlıkta,
Çabuk götürün bizi o müşfik hayata,
Kardeşlerimizin uyuduğu o kilise mezarlığına.
Öksüz bir kuğu gam çekiyor ruhumda
Ve orda, kan damlıyor gözlerimde taze ölüler üstüne.
Sakatlar ordusu çiğnerken kalbimin patikalarını
Çıplak ayaklı bir kör
Bir duacı aramada kutsal umutla.
Bütün gece uludu çölün kızıl köpekleri
Kumlar üstünde anlaşılmaz, anlatılmaz bir kederle inleyerek.
Ve düşüncelerimin fırtınası yağmurla dindi;
Dalgalar zâlim buzun altında sindi
Dev meşeler çığlık çığlığa
Yaralı kuşlar gibi döktü yapraklarını.
Sonra gece, ıssız bir boşluğa gömüldü.
Ve yalnız, kanlı ayın altında
Kımıltısız, binlerce mermer heykel gibi
Toprağımızın bütün ölüleri, birbirine duaya dirildi.
Adom Yarcanyan
"Siamanto ya da gerçek adıyla Adom Yarcanyan, Eskişehir’den başlayıp Konya, Bozantı, Kanlı Geçit ve Diyarbakır üzerinden Der Zor çöllerine uzanacak olan ölüm yürüyüşünün ilk kurbanlarındandır. Şair 1878 yılında Eğin’de dünyaya gelmiş; İstanbul’da başladığı felsefe eğitimini Paris-Sorbonne’da sürdürmüştü. Halep’ten Yeni Dünya’ya doğu-batı hattında edindiği birikim ve izlenimleri incelikli şiir kumaşına nakşeden Siamanto, etkin siyasi kimliği ve yazdıkları ile kendi toplumu içerisinde giderek bir idol şaire dönüştü. 1902 tarihli Bir Kahraman Tavrıyla ve 1903 tarihli Atayurdun Çağrısı isimli şiir kitapları, 20. yüzyıl Avrupa şiirindeki yönelimlerin onun imgelemindeki yansımalarını sergiler. Halkının düçar olduğu haksızlıklara duyduğu öfkeyi dışa vururken kullandığı büyülü, neredeyse ayinsel üslup sayesinde devrinin en sevilen şairi haline gelen Siamanto, aynı kadere yürüyen yoldaşlarıyla birlikte, meşhur Dua şiirinde tasvir ettiği gece gibi, ıssız bir boşluğa gömüldü…"