İki Pencere

Taştan bir duvarın içinde
iki tutsak pencere
iki yorgun iki yalnız
biri sen biri ben.

Kara taştan bir duvar
soğuk eğri büğrü taştan…

Vurulmuş sessizliğin kilidi
yorgun dudaklarımıza.
Kıpırdayamıyoruz
duvarın ağırlığı altında.

Aşkımız bizim
bir var oluş öyküsüdür, bir bakışma öyküsü, ah!

Daima boş
elimle elinin arası.
geçer aynı acıyla
gecemiz gündüzümüz seninle benim.
uzak bir mesafe değil aramızdaki
ama çok fazla yine de!
Rüzgarın şefkatli elleri birleştirir bizi yalnız.

Daima tutsak kalsak bile
yaşamalıyız yine de.
Bizim için ölüm ayrılıktır sadece;
ölürüz ayrılırsak, ah

Keşke yıkılsa bu duvar
biz de ölsek birlikte.
Tutuşsak başka bir dünyada el ele.
Belki orada
yer yoktur sevgisizliğe kalplerde
ve yoktur pencereler arasında artık duvar.


Ardalan Serferaz