ÖLÜM, BEKLENEN SEVİMLİ BİR OĞULDUR ONUN İÇİN

Ölüm, beklenen sevimli bir oğuldur onun için. Son nefesin belirsizliğinden duyduğu korku hariç ölüme hazırdır. Hiç ölmiyecek gibi ev işlerini görür kışlık zahiresini tedariklerken bir yandan da dört gözle ölümü bekler gibidir. İnancı o kadar samimidir ki küçük odasının duvarları öte dünyayı engellemez. Ruhunun büyük bölümü ahirete sarkmıştır. Sabırla ve hazır. Allahın takdirini beklemekte ve umulacak en büyük şeyi O'nun cemalini görmeyi ummaktadır. 
...
(Düşün bir kere, bir kaç ay ayrı kaldığımız kışlık evimize yeniden alışmamız kaç dakika sürebilir -Geliriz ve onların değiştirmeden sakladığı hatıralarımız ordadır. - Aylarca, hatta yıllarca yarı kaldığımız, özlediğimiz annelerde bu durum daha da parlak ortaya çıkar.

Anneyi görür görmez özlemimiz en şiddetli tonuna yükselir. Kısa net ve mübarek bir heyecan.

Fakat bu, hatıralarımızı en fazla muhafaza eden anne önünde ne kadar dayanabilir. Yarım saat sonra adeta onunla kaybedecek vaktimiz kalmamıştır. İkinci gün ise artık gurbete dönebiliriz. Fakat hiç olmazsa bir hafta kalmamız gerekir. Çünkü anne aynı durumda değildir. Onların yavrularına -çabucak bitmeyen bir özlemleri, yavrularını seyrederken doymadıkları bir şey vardır. Henüz kızken sahip olmadıkları, sonra birden içlerine alıp, ağır ağır sahip oldukları bu varlıkların yüzünde sanki bir türlü inanamadıkları bir şey vuku bulmaktadır da onu yakalamak için ellerine geçen fırsatı kaçırmak istememektedirler. Yavrunun bedeni, kişiliği ve fikirleri büyüdükçe (ve çocuk anneye sığamıyacak kadar büyüdükçe) çocuğun annenin içindeki karşılığı küçülmekte ve anne, buna karşılık varlığını dengede tutabilmek için ona karşı özlemini büyütmektedir. Çocuklar annenin bu durumundan müstakildir. Hatıralarını hiç değiştirmeden saklayan belki de yeniden karşılaştıklarında kendilerini hemen tanımaları için olduğu gibi muhafaza eden anneye şunu nasıl söyliyebilinler: "Sana hemen doymamızı istemiyorsan hatıralarımızı biraz değiştir!" Hiç bir çocuk bunu anneye söyliyememiştir. Bu söyliyebilmek için önce keşfetmek gerekir. Fakat ne fayda var. Buna inanacak bir kadın anne olmaya nasıl devam edebilir. Sevgilinin anneden, annenin sevgiliden kaydığı nokta burada olmalı. Sevgili bize ait hatıraları değiştirir. Biz de ona ait olanları durmadan değiştirmekte ve yorumlamaktayız. Böylece karşılıklı başkalaşmalar içinde gittikçe olgunlaşan bir özlem yontmaktayız. Birbirinden ayrı iki sevgilide titizlikle hazırlanan, kavuşma günü yaklaştıkça çabucak son pürüzleride giderilen iki ayrı özlem heykeli vardır. Kavuşmayla birlikte bu ikisini karşı karşıya koyup, konuşturmak aylarca sürebilir. İki heykeldir karşılıklı geçip konuşan, tartışan ve anlatan ve anlatan. İki heykeldir, uzun uzun birbirlerini tartacak ve tanımaya çalışacaklardır. Yabancıdırlar.
Heey nasıl da uzuyor anne çocuk ve sevgili.
Oysa ne tuhaf galiba leyleklerden söz ediyorduk.

Cahit Zarifoğlu
Yaşamak