BENİ ALIKOYMAK İSTERSEN EĞER (BAK GİDİYORUM) ELİNİ VER

Yine de sözlerine ve hafızana ihtiyacım var. Beni hatırla, tamam mı? Belki daha az korkarım, belki daha sakin uyurum.
Ben öldüğümde bebeğim
güneşle ayrıldığımda
ve uzun, oldukça üzücü bir konu olacağım
beni alır mısın o zaman
kollarınla ​​kucaklayacaksın
zalim bir kaderin kırdığını düzelteceksin

&&&

Ne zaman yaşamak istesem, 
haykırırım daima 
benden uzaklaştığında yaşam 
ona sokulur
derim ki 
– yaşam
benden henüz uzaklaşma 
yaşam sanki bir sevgili
çekip gitmek isteyen –
boynuna sarılır
haykırırım ona 
ölürüm gidersen.

&&&

Halina Poświatowska'nın bir insan olması gerekiyordu
ve güya ondan önceki kadar insan ölecek
Halina Poświatowska şu anda mücadele ediyor
kendi ölümü üzerine

&&&

bir kesinlik yok 
varoluş varolmayıştır 
ya ölüm? 
biyolojik döngü 
ya kesinliği? 
yalan söylüyoruz, 
kesinliği var derken 
emin değiliz biz 
yoksa nasıl yaşayabilirdik 
her gün nasıl uyanırdık 
şafak vakti nasıl öperdik 
alıp yuvalarından düşmüş kuş yavrularını 
henüz tüylenmemiş 
nasıl bakardık güneşe 
gözlerimizi nasıl kısardık 
emin miyiz, değil miyiz yoksa? 
emin olduğumuz ne 
neye eminiz biz 

&&&

o bizimle 
yaban arısının vızıltısını dinliyor 
saçlarımla oynuyor 
senin parmaklarına dolaşmış 

güneşi 
seriyor başının altına hafifçe 
sonra biraz çimeni 
sonra bir afyon çiçeğini 
bir ünlem işareti gibi 
kırmızı 

karşı çıkıyor canlılığımıza 
eğiyor bizi toprağa doğru 
kokuyla 
sıcakla 

ebedi biçimde alıkoyuyor 
pürüzlü yüzeyinde toprağın 
aşkla uyuşmuşları – ölüm. 

&&&

kaç zamandır uçtu sözcüklerimden kuşlar 
ve söndü yıldızlar 
bilmiyorum nasıl adlandırmalı 
korkuyu, ölümü ve aşkı 
bakıyorum avuçlarıma 
çaresizler 
sarıyor biri diğerini 
ve susuyor dudaklarım 

isimsiz 
gökyüzü büyüyor üzerimde 
ve gitgide daha yakın olan 
isimsiz 
toprak çiçekleniyor. 

&&&

beni alıkoymak istersen eğer (bak gidiyorum) bana elini ver 
elinin sıcaklığı da alıkoyabilir beni 
mıknatıslı özelliği vardır bir gülüşün de, 
bir sözcüğün de 
beni alıkoymak istersen eğer, adımı söyle 

keskince çizilmiş sınırları vardır bir işitişin 
ve bir kol çok daha kısadır gün ışığından 
beni alıkoymak istersen eğer, acele etmelisin
haykır, başka türlü ulaşmaz bana sesin 

lütfen, acele et, lütfen, alıkoyulmamış biçimde gidiyorum ve ne çıkar lanet etsen de bu toprağa ben gittikten sonra ne çıkar intikamcı ellerle bu toprağı ezsen de yazıp solmuş adımı savrulan kuma 

beni alıkoymak istersen eğer (bak gidiyorum), elini ver 
soluğunu üfle dudaklarıma (böyle kurtarılır boğulanlar) 
büyük bir umudum yok, yalnızdım uzunca süre 
ama yine de, bunu yap lütfen, benim için değil, kendin için 

Halina Poświatowska