ve hâlâ
yerini yadırgıyor kalbim
rabbim
kış dalında karı incitmeden
semana dalıp gitmiş
serçenin gözlerine götür beni
dervişlerin hırka giyen sözlerine
beton bloklar arasında mütebessim
sarı çiçeğin cevaplarını işitip
yunus'tan sonra okumayan dedemin
takvim yapraklarından tahsilli babaannemin
bildiği sırlara götür
seherleri alarmla meşgule atan
her åminden sonra
yüzümde gideceği yeri ezberleyen
dünyayla selfi çeken
parmaklarımdan şikayetçiyim
uçlarına mahcubiyet üflemeni dilerim
gökte asılı ay, şaşmayan güneş
cömert toprak ve alâk
hayretimi düşürdüm rabbim
kaç kez silkeledin oysa
arzını artık bulmak isterim