Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eskiyen Kalp

Eskiyen bir kalbi vardır her âşığın İçinde çiğnenmiş hayal dalgın bir yaz ikindisi Geçip giderken tattığımızdır uzaktan içimize bakan Hatıra daha uzun hayattan Neşe Yaşın

Yaşam Şuncağız Bir Şey İşte

Yaşam şuncağız bir şey işte bir defter kalır gidenlerden ayrı düştüklerimizden bir kitap yıllar sonra aklına gelir de birden bakarsın/kuytu dalında bir sayfanın incecik izler vardır      diretmişliğimizden Yaşam şuncağız bir şey işte altı çizilmiştir kimi satırların gelseydiniz, karışsaydı gözleriniz çayın buğusuna böyle koymazdı tozutarak esmesi karın okursun/için burkulur da biraz derin gizler vardır birikmiş eski mektupların Yaşam şuncağız bir şey işte bir dostun ölüm haberi gelir bir ihzar müzekkeresi bir arama emri sen bir ilmek daha arasın acının şiirine duyarsın/biri sevdiğini öper son kez ağzından sokaklar iz tarlası adresin belirsizdir Yaşam şuncağız bir şey işte güneş fabrika duvarlarına düşünce sessiz adımlarla yürür sabahı umut karışsan yankıların bir ışık salkımında yitişinde dinlersin/yazılmamış bir tarihin yalın dipnotudur bunlar yazılır günü gelince Emirhan Oğuz

Neyin Var

Kırılan yerlerine dön! dumanlı şarkıların kapattığı gölgelen… kirpiksiz kalma kolların kısalmasın üzütüden serinlemek için göğe doğru sen de sarılacak bir ağaç bul Şehirden dön! baltayı ayır evinden kendini bir vakitçiye bırak zamanı bozulmuşsa gövdenin arkana bakma! annenin hırkası siyah Ömrün kendinden gayri her şeye çadır zarfların seni çizdiği mevsimler olur dinlenmek için dağlara doğru sen de tırmanacak bir şeyler bul Kimse bir vakti unutmaya yanaşmaz akşam, bilmez akşam olduğunu iki dağ baktıkça birbirine ağır ağır düzleşir hâtıralar… Şeref Bilsel

Yarı Aydınlıklar Ki Sahipsiz

Yarı aydınlıklar ki sahipsiz Ve mavi serçeler sabahtan erken. Çocuğum şarkı söyle sokaklarda Sesin güzelliğini kaybetmeden. Kapılar açılır ardına kadar Kuşlar uçar hatıralar içinden. Çocuğum bol bol masal dinle Henüz inanırken. En uzak gemileri korsanların Seyretmek yıldızların silinmesini. Çocuğum sor neden akşam oluyor Ayıplamaz kimse seni. Bazı sahillerin serinliği Ve unutulmayan ilk demet. Çocuğum sana yalvarıyorum Ellerin çirkinleşmeden dua et. Fazıl Hüsnü Dağlarca

Üsküdar

Üsküdar Asya’dır Çin’e kadar her kış bırakırsa da köpük saçlı kızlarını kıyıya öfkeli bir yağmurla iner rüzgar.. mihrimah güneş saati yanından ince dar bir merdiven uzar soğuk ve dönmez bir kilit çocuk kütüphanesi önünden insanlar yürür ve susar.. Şemsipaşa ceviz bir cami, demirinden yan gözle Cihangir’e bakar demişti ki Tanpınar Üsküdar uçarsa gider İstanbul yürüyemez sokaklarında çocuklar.. Üsküdar Asya’dır, Çin’e kadar.. Ömer Erdem

Aşkın Ve Suların Öğleni

öğlen güneşi soyuyor her şeyi... ışıyarak üşüyor dal yalnızlık yol üstü çiçeği o hep bir şiiri ağırlayan benim için bir dalgınlık tut yüzümü eriterek geldiğim günler için boynundan konuşuruz ayaklarımızda toplanan güvercin gülüşlerinden uysal ve aceleci... varsay ki bir kapı kalmıştır bir kentten nasılsa bulunur içini kımıldatan bir gülüşün şarkısı sokakları büyüten omuzlar için... giderek konuşurum suların inceldiği yerden alnına bir güneş taşmış ya hani oradan ve uzak bakmaların eğiyor ya öğlenin açısını şimdi aşk sularını saydığım havuz taşların kırılan yerleri... dilimde haşhaşa durmuş zaman Doğan Ergül

Kervan

Şimdi kervan yola çıkıyor… Meçhûl bir ülkeye doğru. Çanları hareket işâretini vermeye başladı bile! Sevin ruhum! Zavallı kuşum, kurtuldun nihâyet! Nihâyet kafesin çöküyor… Demirleri dağılacak yakında. Elvedâ gaileli dünya, günahlarla haşır-neşir olan dünya Ruhum Allah’ın sâkin yurdunda dinlenecek artık! James Clarence Mangan

Ölümün Güzelliği

Sadece güzel bir ölüm istiyorum. Eğer bir solcuysam dağ başında, Bir kurşun sonrasında Eğer yaradana çok yakınsam, elimi ona açtığım bir vakitte mesela.. Eğer bir mecnun isem sevdiğimin başucunda, Kalp atışlarını duyacak kadar çok yakınında ölmek isterim. Ve öldükten sonra hatırlanmak isterim. Göz bebeklerimin içine kadar değil de, Bu zamana kadar söylediğim kalbe değer, İki üç şey varsa öyle hatırlanmak isterim. Murat Koyutürk

50 Yaş

Mutsuz kente mutlu yağmurlar yağıyordu, Aylardan bir deli zemheri, Canım yanarken gözler gördüm sanki yangın yeri. Elveda bedenden bedene yollandığım günlere, Elveda beline sarıldığım güzellere, Elveda memur çocukları gibi zor terk ettiğim kentlere. Gittim ben sonsuzluğa, sorgusuzca gittim, Seni martılara emanet ettim, Islak, yorgun, huysuz martılara… Bektaşi tekkesinde deyiş okudum, Okudukça sana dokundum. Yangın yeri gözlerine yüreğimi açtım. Ben Yalova'dan bir öğretmen, 50'sine yeni bastım. Gözlerim gözlerine akmak ister, Sen ister gizle ister göster. Gözlerimden başka göze gitme, Gidersen de sevme, seversen de delirtme. Beni incitme, Kapatma gözlerini gözlerime. Sana derdimi kaç satırda anlatırım, Kaç bahar dayanırım yokluğuna, Yumuşak hünerli ellerini nasıl bırakırım sabah karanlığına. Dumanlı dağlarda mavi güvercinli hatıralarım, Yeşil dallarda kızıl kirazlarım, Meydanlarda söylensin şiirlerim şarkılarım, Varlığın yıldız yangınları aydınlan...

Aklımdaki Che

HASSAS KALP VE TİTİZ AHLÂKİ DEĞER Che, Kübalı devrimciler arasında her tür imtiyazdan sakınan birisi olarak tanınıyordu. Kendisine özel karne uygulamalarını, nispeten gösterişli evleri ya da diğer lüks tüketim malzemelerini ahlâki değerleri dolayısıyla reddeden bir örnek olduğunu daha önce belirtmiştim. Karısının ya da çocuklarının bu gibi ayrıcalıkları karşılayabilecek güçleri olsa dahi kabul etmezdi. Bunların hepsi, sadece konuşup durmayan aynı zamanda yapan da birisi olma konusundaki tutarlılığının, onu böylesine saygı uyandıran bir figür yapan tutarlılığının da parçalarıydı. Yazışmalarında, eşi Aleida March da, Che’nin kendisi de onun bir yurtdışı seyahatinden satın almak için söz verdiği bir yüzükten söz ediyorlar. March anılarında, Che’nin bir mektubunda ülkenin yaşamakta olduğu sıkıntılar hâlâ ortadayken böylesine pahalı bir hediyeye para harcama konusu nda kendisini bir türlü ikna edemediğini ve bu yüzden üzgün olduğunu yazdığını anlatıyor. Titizdi ve hiç şüphesiz aynen o...