Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mecit Ömür Öztürk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dervişin Teselli Koleksiyonu 2 / Klasik Metinlerle İyileşme

Mevlana’da beni diriltecek satırlar, beni düştüğüm kuyudan çıkaracak yaklaşımlar var olduğu gibi, Arabi’nin Füsus’unda da bunlar mevcuttur. Ama bu demek değildir ki Sokrates’te, Platon’da, Hegel’de, Kant’ta, Spinoza’da böyle yaklaşımlar yoktur. Hayır, elbette var, hem de çok etkili olarak vardırlar. Mürekkeplerini damarlarından akan kan gibi yürekten kullanmış olanlara ne demeli? Dostoyevski’de, Cibran’da, Rilke’de, Tanpınar’da, Geothe’de kararmış ruh halimizi aydınlatacak öyle bölümler vardır ki, oralara geldiğimizde kendimizi bir evliyanın divanının satırları arasındaymış gibi hissederiz. Bir acısı olan her insanın, ki herkesin mutlaka bir acısı vardır, tasavvufun ve felsefenin derinliklerinden uzanan bu ellere ihtiyaç duyacağı muhakkaktır. Keder evrenseldir. Filozofların tesellilerinin evliyaların tesellileri kadar etkili olduklarını gördüm. Seneca’nın söyledikleri, Muhyiddin Arabi’nin keder konusunda söylediklerinden eksik kalır bir yanı yok. Kant ve Hegel neredeyse Mevlana kadar u...

MECİT ÖMÜR ÖZTÜRK İLE RÖPORTAJLAR

Güçlü İmanla Her Türlü Korku Yenilir Kitaplarıyla okurunu insanın iç dünyasına doğru bir yolculuğa çıkaran Mecit Ömür Öztürk’le konuştuk. Çok okunan ve sevilen kitaplarının hem hikayesini anlattı. Öztürk Korkma Hep Varsın kitabında da ele aldığı ölüm korkusuyla başa çıkmanın yolunu şöyle açıklıyor: “Fakat bunlardan daha önemlisi, genel anlamda kişinin imanının kuvvetlendirilmesidir. İman, ölüm ötesinin varlığını da içine alan çok geniş bir meseledir ve imanın güçlendirilmesi karşısında sadece ölüm korkusu değil, yaşamdaki fazladan her türlü korku ve endişeden kurtulmak mümkün olabilir. Kuvvetli bir iman, bağışıklık sistemi güçlü bir beden gibi, hastalıkların tedavisi ile uğraşmaz, daha hastalanmadan işin önünü almış olur. “ Yeni Şafak / Pazar Eki Kasım 2021 – Dervişin Teselli Koleksiyonu, Haletiruhiye, Yaşamın Gizli İşaretleri ve son çıkan kitabınız Korkma Hep Varsın… Çok sevilen çok okunan kitapların yazarısınız. Kendi yazma serüveninizi nasıl tanımlıyorsunuz? Yazma konusunu kendim iç...

DERVİŞİN TESELLİ KOLEKSİYONU 2'DEN BİR TESELLİ

Ne kadar büyük de olsa keder, Zaman kuşunun kanatlarına binip gider. Aynı kuş getirir yeniden, Sevinçli ve mutlu günleri.. Jean de La Fontaine Mecit Ömür Öztürk Dervişin Teselli Koleksiyonu 2 29 Eylül 2022 okumalarımdan altını çizdiğim satırlar. 

YAKLAŞAN HADİSELERİN HER BİRİ BİR İŞARETLE GELİR

İnsanın, içerisinde yer tuttuğu üç dairesel merkez vardır. Bunlar beden, ruh ve kalp merkezleridir. Bu dairelerin her birinin zaman kavramıyla ilişkileri farklıdır. Beden şimdiki zamana, şu andaki vakte, yani ana çakılıdır. Kalbinse birkaç gün ileriden ve birkaç gün geriden kapladığı zamansal bir düzlem vardır. Ruha gelince, onun yıllar öncesinden yıllar sonrasına uzanan bir hissediş alanı mevcuttur. Bu tespit, irfan geleneğinin özel keşiflerinden biridir. Kalp ve ruh, yaşanacak sonraki bazı sahneleri görür ve o sahnelerden elde ettiği hissiyatları zihin dünyamıza iletir. Biz de sinyallerini öncesinden aldığımız o hadiselere rastladığımızda, önceden yaşadığımız duyguların gerekçeleriyle karşılaşmış oluruz. Sırada bekleyen olayların henüz gerçekleşmeden kendilerine has bir etkiyle düşüncelerimize temas etmesi, hissikablelvukudur. Hissikablelvuku için zaman zaman altıncı his' tabiri de kullanılmaktadır. Hissikablelvuku altıncı his midir, yoksa altmışıncı mıdır bilinmez, ancak bu la...

İhtiyarlar Lem’ası

Allah, bir kulunun dünya meşgalesi ile  fazla uğraştığını ve/ya yorulduğunu görünce  onu oradan alır çıkarır,  "kulum biraz burada dinlen" dermiş. Mecit Ömür Öztürk İKİNCİ RİCA İhtiyarlığa girdiğim zaman, birgün güz mevsiminde, ikindi vaktinde, yüksek bir dağda dünyaya baktım. Birden, gayet rikkatli ve hazîn ve bir cihette karanlıklı bir hâlet bana geldi. Gördüm ki, ben ihtiyarlandım, gündüz de ihtiyarlanmış, sene de ihtiyarlanmış, dünya da ihtiyarlanmış. Bu ihtiyarlıklar içinde dünyadan firak ve sevdiklerimden iftirak zamanı yakınlaştığından, ihtiyarlık beni ziyade sarstı. Birden, rahmet-i İlâhiye öyle bir surette inkişaf etti ki, o rikkatli hazîn firâkı, kuvvetli bir rica ve parlak bir teselli nuruna çevirdi. Evet, ey benim gibi ihtiyarlar! Kur’ân-ı Hakîmde yüz yerde “er-Rahmânü’r-Rahîm” sıfatlarıyla kendini bizlere takdim eden ve daima zeminin yüzünde merhamet isteyen zîhayatların imdadına rahmetini gönderen ve gaybdan her sene baharı hadsiz nimet ve hediyeleriyle dol...

İnsanın sabır kuvvetini zayıflatan geçmiş ve gelecek zorlukları gereğinden fazla düşünmek, onu güçsüz zavallı ve ümitsiz kılar.

 Cenâb-ı Hakkın insana verdiği sabır kuvvetini evham (gerçek dışı düşünceler) yolunda dağıtmazsa, her musibete karşı kâfi gelebilir. Fakat vehmin (asılsız düşüncelerin) tahakkümüyle (baskısıyla) ve insanın gafletiyle ve fâni hayatı bâki tevehhüm etmesiyle (sanmasıyla), sabır kuvvetini mazi [geçmiş) ve müstakbele (geleceğe) dağıtıp, halihazırdaki musibete karşı sabrı kâfi gelmez, şekvâya (şikâyete) başlar.“ (Lem’alar, 2. Lem’a, 4 Nükte) Asıl sorun, baştaki dertlerin büyüklüğü değil, sabrın o dertlere yetmiyor olmasıdır. İnsan sabır kuvvetini gereksiz işlere dağıtmış, şimdi ihtiyacı olan sabrı geçmişe ve geleceğe pay etmiştir. Ordusunun yarısını sağ cepheye, diğer yarısını sol cepheye göndermiş ve düşman karşısında yapayalnız kalmış bir kumandan gibi, daha savaş başlamadan yenilmiştir. Kaderindeki musibetlere tahammül edebileceği güç ona verilmişken, bu gücü israf edip, dayanıksız bir biçimde musibetlerin karşısına çıkmıştır. Çekilen en ağır acıların, yaşanılan vakte düşen miktarı, t...