Ana içeriğe atla

Kayıtlar

fadıl öztürk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

bizden başkası bilmeyecek bizi…

çok sıradan, sıradan bir insan gibi değil sadece herhangi bir şey gibi yaşayacağız, taşta yosun, yosunda kuzey, kuzeyde yön yönde gemiler yolunu bulucak okyanusta bizimle… balık avlayan da biz olacağız, balık satan da balığı satın alıp eve götüremeyen de biz olacağız havda, karada ve denizde ordular peşimize düşmeden yani avlanmadan önce balıkla gözgöze gelmeyi de bileceğiz sadece balık mı, yok uçamıyorsak serçe de değilizdir o mendebur, o hep bizden bir adım önde giden aşkın peşinde koşan sarhoş adamlar gibi çok basit görünmeyeceğiz sadece aynen öyle yaşayacağız fırında ekmek, caddede su birikintisi sokak başında çiçek şatan olacağız mesela adımız rütbesiz, adımız işmiz gibi tırışkadan bir giysi… hani, rüzgar biraz hızlı esse havalandı, havalanacak kadar hafif eften, püften havalanan polenler gibi aklı kısa sanacaklar belki bizi ama değil, inan kardeşim değil, kurşundan dökülmüş söze gerek yok edilmiş bir yemin gibi, hep alnımızda taşıdığımız o dudak izi gi...

hepsi bu

topu topu sesini duymaktı amacım çok değil, altı da, üstü de, hepsi bu kaç kapının arkasına sakladınki bulamıyorum yankısını sesimin… zifir karanlıkta görmeyen göz, demiri kemiren pas, dudağı çatlatan tuz susmuş sarkı kadar kederlidir çocukluğumun bayrak törenleri… bir iğde kokususun bir kenti yoldan çıkaran sokaklardan birisin bir yolsun, ayaklanmış bir günsün birbaşına… küfür ki, bir iç çekmeden de kısadır bir yolculuktur, sonu belli olmayan açık yaradır, hiç kapanmayan… Fadıl Öztürk

matmazel bu akşam ölebilir miyim

bir ağaç gölgesini istemeden, kimse beni eşkiya saymadan, dağlara büyümesin diye çocuklar, kentler artık yağmurun gözleri olsun diye matmazel, bu akşam uykunuza düşebilir miyim... bir ağacı kuşlara verip, yaslanıp duvara sigara sarar gibi küfretmeden ve arkadaşlarım gibi haberlere düşmeden güneşin yeryüzünden çekilip ateşler içinde gitmesi gibi matmazel, bu akşam yüzünde dalga gibi kırılabilir miyim... sürgündüm ve cebimde ıslık, cebimde yaralı su sesleriyle gelmiştim saatimi yolculuklara kurup elvada demeden sizde de sürügün düşmemek için matmazel, en son gurbet ölümse dünyanın öbür yüzüne gidebilir miyim... yaprakları bile kımıldatmadan orada, hemen orada elinize bir not tutuşturup bir devrimci gibi beş dakikadan fazla beklemeden ama üşümeyesiniz diye yazdan sonra, kıştan evvel, matmazel herkes sevişirken, bu gece yoksunuz diye ışık gibi sönebilir miyim... sizi sevmek bir intihar saldırısıdır. beyrut u telaviv den özlemek gibi oda dolusu kurumuş gül gül v...