Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hayriye Ünal etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Avşar Sokak

Kuşlar sokağımızı niçin terk etti Bunun cevabını hâlâ arıyorum 9 numaradaki necati olabilir sebebi Üç güne kadar meydan çocuklara kalacak Necati ölüyor safran dişleri onunla beraber gidecek Elleri bir yılan kadar soğuk bayan Ünver Her gün kahvaltıyı bir kez olsun gülümsemeden hazırlayacak Kösnül kedimiz bile kaçardır ondan Buraya kadar her şey oldukça bilindik Avşar sokak tuzaklarla dolu bir uçan bir kaçan kurtulur Çocuk bir sabah göğe merdiven kuracak Okyanustan bir ip uzatacaktı ya amiral uçmayı bir kenara bıraktığımın ertesi pilli kanatlarım erkenden bozulmuştu afrika’ya kuş uçuşu -ohoo daha çok vardır orada hayvanlar bile karadır minicik bir balığı yakalamak için bile sabır gerek –sende ne gezer moby dick’i vurdular ben buna karşıyım kaptan ahab tombul balıklar aşkına ben prensipte karşıyım çocukluğa da günler çok uzun, artıyor çocukluktan, bir şeye benzemiyor sıkıntıyı ordan biliyorum feci güneşte sararan otlardan bazıları çocukluğu geçici bir cennet sanıy...

Surkontr

Güzel bir günde salâ güneşli günde Okunurken dört koldan şehri basınca Canın sıkkınken yakından bir de ölüm ayyuka çıkıyorsa ölüm sesli bir salâ Herkesin bir avuntusu olmalı diyorum Herkeste bir yanılgı: yakını uzak tutan Olmalı affedecek bir düşman Hiç uğur getirmese de uğuruna inanılan bir nişan Zorla dönmeyecek şans Mallarmé Zarla dönebilir mi hiç bilmem Zar içinde bir yasla dur duraksız ölüleri gömerim Üstüne üstüne yürürüm korktukça sıfıra giderken Sıfırın üstüne yemin ederim Zorun rolü nedir tarihte sor İbn-i Haldûn söylesin Bense cebren aktığını söyleyeceğim Belki sonsuz bir akış Conatus diyebilir Spinoza Ağında kıvrandıkça sinekler sor: mutlak masumiyet var mı doğada Yoldaşlarını götür indir bu engerek dağından Keskin vadilerin ağzı dev çalılarla gizlenmiş Kaç vadide kaç uygarlık başlamış bitmiş Hücrede ölmüş sesine aşina olmadan keşiş Söylenebilir mi bir çırpıda bir çırpı bir zaman mı Geçer mi birbirine yer ve gök mahrem bir anıyı anlatsam bu y...

Bana Olanlar

ben deniz konuşmak istiyorum yokluğunun içinde oturuyorum kızıyım İbrahimin beş kez değişti nüfus kimliğim hayaletlerden korkmam zaman derler, -her şeyi değiştirir her şey bellidir, sıralı ve isimli bir ayak sesi yok sehpanın tıkırtısı rüzgâr hışırdıyor hızlanacak belli insanlar evlerine evlerden mezarlara çekildi -tekmelenen bir iskemle nedir onu kötü yapan, ölümü. bir daha olmayacak! hiçbir şey –dokunduğunuz kalmayacak dileklerim sende gerçekleşmeyecek gerçekleşecek bir dilek varsa indimde solacak soluyan kabarıp şişen bir damarın yırtılma arzusuyum kendinde olmayanı verebilir misin ki bana ellerine değmiş bir kitaba dokunmak memnundum bu tuzağa düşmekten tam saatinde ordayım gelmeyişini beklerken, şu başıma geleni anlamak, Ankara’dan uzakta, belki kendimi yeniden meydandaki pet şişede –son deniz harabede kalmadı izin –telemdeki ad taşlar yadsıyınca seni idamını istiyorum bir gülün konusuz uzun konuşmalarda avlanan kalbimin üstüne yatarak şimdi du...

İlle düşünce

Bir şiir; bir darlık bir dargınlıktır İnsanla insan arasında Kapıyla menteşe arasında, El ile kalem arasında Ve düşünce İlle düşünce Tutunulamayan Biri vardır Hayriye Ünal

Erkek Şairler Kurtarmak Deyince

“divitlerin ucu eğrilir akıtmaya başlar hokkalar” Bak sen diyesin gelir Bak şu pazulara –taşı sıksa suyu gelir Gelir mi gelmez mi erken mi geç mi Bahsi geçmesin aman kıyma nikah bana kıy Kır kalbimi filan kırma tahta perde nikel kilidi Neden kolay iken zoru seçtiğini anlamak Mümkün olmuyor şu saat.. herkes uyumuşsa Sen uyanıksan ve saat de üçtür eminim Bizler için çalacaksa her saat Mümkündür artık her şey mümkündür beni kurtarman da Mümkün değildir ama paçanı çekemezsin çamurdan Çok olmuştur bozulalı façan Ağızdan her çıkışta kurtarmak lafı Bilirsin ki kaçın kurrası Saçı başı yoldurmasın da kurtarırken er Ryan’ı Bu kavgada sayılmaz vuruş ki sayılsın necat için bir bedel Açılan kaş kanayan yüz sayılmaz Zaten benimdir benimse hiç sayılmaz Benimdir soğuyunca nabız gibi titrek düzensiz Hırsla yarışan atlar kadar terli ve sıcak, seyiriyor kasları Kurtarmak mı diyor erkek şairler Hızla topukla toplayıp tarağı tası Orada kurtulurken kurşuna değmiş kızlar vardır Ö...

Can Havli

Sonra sessizlik geldi candan çekilen canın acısı Eti taşıyan her bedenden bulaşan –dünya burda henüz büyük bir yerdir Kıskançlığım için fazladır geniştir Ne kadar büyüsem her yeri kaplayamam Bir tetiğe bassam Var üşüyenleri bir ısıtan –sen olma o- olmasan- Her balığın bir tanrısı var –biri çekecektir ağdan Bir iğne geçtiğinde damağa Biri çektiğinde sudan Biri yanındakine hafifçe dönüp -üşüyor musun Dediğinde Başlayan Büyük av mevsimi başladığında Hızlanan kanın akışıdır Tuzak çukurlardan çektiğimdir kendimi Ustalıkla izledin ve yaklaştın Bitti dedikleri zaman Biri “Son” diye bağırdığında bir film koptuğunda Bir kazma toprağa ilk vurduğunda -ölüyü gömecekler Mehmet Her ölü gömülecektir Terminallerden otobüsler kalkıyor saat başları Saatleri vursunlar mı Objektife bakıyoruz beraber -tiktak Yalnız yalnız koyuyor paketlere biz birer fidanı Biz sadece güzel olanı Biz ağzımızdan çıkanı Füturla ismimiz içinde kımıldamadan Durabildiğimiz için dik Her birimiz Te...

Hain

Sana üç haftadır ihanet etmiyorum Sana üç hafta dile kolay Sana –laf aramızda- hafta değil Tam üç koca ay Bile değil gerçek olan üç yıldır Ne ihanet… ne ikame… Herhangi sebeplerle Ben miyim taraçada bu oturan Bu taraça halka bakan Müzmin akıntılarla ben sırnaşık türkülerle Koşuşan trombositlerle kanında bir delinin ben ay endam? Çukur avuç bir dilenci bir de kapımdan geçmesin mi Bükün dedim kulağını isteyicilerin Haspama da tez elden kurşun döktürüverin Sana merhaba der miyim desem olur mu Bunu bile bilmiyorum sen orada nasılsın bunu da bilmiyorum Bense iyi değilim, iyilerdenim ama Hain olmadım hiç ne fikrimi bozdum ne ağladım bir damla Bile harcamadım harcamadım Çelerek aklını çelimsiz bir adamın Adımlarını birbirine dolaştırmadım vallahi dolaştırmadım Ama şaştım kendi adımlarımı Adımlarımla adamlarımla kaskalabalık başımla Kafamda düştüm kireçli bir çukura Şiirler yazıp şiirle örülecek bir kurtuluşa.. Kurtların uğramadığı bir kurtuluşa.. Bize yalan söyl...

Bana Fazla Bana Az

Bu gidişten cayarsam Şeytanlar güler bana Caymadığım her gidişten sonra Kurulmazsa bir darağacı İşlemezse tıkır tıkır bir giyotin Uzak bir kıyı şehrinde bana ihanet edilmiştir Bütün vilayetlerde bir sevgilim Öylesine birinin koynuna girmiştir Meğer yatmadığı han Uğramadığı kışlak Kalmamış erkeklerimin Az bile bana Az bana daha hınçla vuraydı kahpenin yanağına Az bana mektuplar ve hadım duygularla Parklar ve sokaklar şahit tutularak odada ne var ne yoksa Göğe uzatılarak inançla şahadet parmağı İşe Tanrı katılarak Bir kadına varılaydı da -İşte bu fazla bana- O kadın kanmayaydı Bir kadın bir defacık kanmayaydı -Az bana- Bir günde iki kalleş bana fazla Bir günde iki künde Bir kündeden kalkmadan Kendimi vurduysam bir şiirden ötekine Ele verdiyse beni şiir bir müstantiğe Az bile bana, bir mahzene iniyorum Giderek kararıyor etrafımdaki hava O da iniyor biliyorum Sarsıla sarsıla köpüre köpüre Çarpa çarpa kayalara Ama yüzünü her gün biraz daha az Ay doğar...

Beni Sade Sen Sevdin

Eşyamda izin ayağımda tozun var mı diye sorarsan Sana can çekişe çekişe değişen eşyayı haber veririm Ayağımın tozunu silktim eşyamı karıncaya yükledim Kırık yayda kalıveren ok gibi kaldım amma Hiç korkmadım seni sukût-ı hayâle uğratmadım Sen hâtim ol ben yarım sen hâtem vur ben dargın sen hatır kır Ben uzun uzadıya kendimi açıklayayım ki bilinsin nasıl bir zulmetteyim Bilinsin bu evren duanla her gün en baştan nasıl yaratılır Boş bir sadak gibi kaldım amma zaten nehirler çekilmiş kurumuş göller Aramızda deniz vardır (…) bana kalan sade sabır sade sabır… Ben bu kırık izzet-i nefisle çok uzağa gitmem biliyorum Bende ramak kalmıştır her şeye hasmane tertiplere ölmeye ramak kalmış Flamasında ölüm işaretleriyle bir kuru benliğim kalmış Kesilmemiş kartalmış bir adak gibi kaldım amma katılaşmadım Hatırla sana ve kendime hep inandım, işte ordayım İmanını tazeledin her cürmümden kalbimden sızan acıdan Korkarak belirsiz bırakarak dokunmayarak beni sevdin Tanrı hakkı için se...