ÖNDEYİŞ Bir şövalye vardı üzgün, sessiz, Solgun yanakları çukurda; Kapılmış karanlık hülyalara Dolaşırdı sendeler gibi orda burda. Dalgın, hissiz, yavaş, sakar Sallana yıkıla yürür gördükçe onu, Gülüşürdü çiçekler, kızlar. Evde karanlık bir köşeye çekilir, Kaçardı çok vakit insanlardan. Özlemli, uzatır kollarını, Fakat tek söz çıkmazdı ağzından. Yalnız gece yarısı oldu mu Başlar bir tuhaf şarkı, ses — Kapısı vurulurdu. Girer sevdiği usulca içeri, Hışırtılı elbisesi dalga köpüklerinden, Terütaze bir gonca gül gibi, Örtüsü elmas, pırlanta, Narin endamını saran saçları altın, Tatlı bir güçle selâmlar gözleri — Düşerlerdi birbirlerinin kollarına. Kucaklar şövalye olanca aşkıyla, Şimdi ateşlenmiştir o duygusuz, Pembedir solgun yüz, uyanmış düşteki, A çılır gitgide durgun adam; Oyun oynar fakat ona kadın: Elmas, beyaz örtüsüyle örter Başını yavaşça, adamın. Girer billur saraya, su altında, Büyülenir ansızın şövalye, Şaşırır, kamaşmış gözleri Titreşen parı...