Hayyam bu zamanda vahlanıp durmak boşuna; Kendi derdine düşmek utanç verir insana. İyisi mi şarap iç, çalgı dinleyerek Nerdeyse bir taş düşer senin de sofrana. Gören göze güzel, çirkin hepsi bir; Aşıklara cennet, cehennem, hepsi bir; Ermiş ha çul giymiş, ha atlas; Yün yastık, taş yastık, seven başa hepsi bir. Kaderin elinde boynum kıldan ince: Tüysüz kuşa dönerim ecel gelince, Yine de toprağımdan testi yapın siz: Dirilirim içine şarap dökünce. Yakınırım aynalar gibi felekten; Bıkmaz alçakları yükseltmekten. Gözyaşı dolu bir kadeh oldu yüzüm, Yüreğim kan dolu bir desdi gerçekten. Yüreğim, kimselerden ihsan dileme; Bu amansız felekten aman dileme; Bil ki, derman aradıkça artar derdin: Derdinle haldaş ol, derman dileme. Tanrı gülüşünle öfkeni almış senin, Birinden cennet yapmış, birinden cehennem. Sen cennetimsin benim, ben senin uslu kulun: Açılsın kapıları bana cennetimin! Ey canlar, şarapla buldurun bana beni; Yakutlara çevirin kehruba çehremi; Şara...