Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Yasin Erol etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Şiirin İzini Sürmek

Ustaca başlamıştık aşka Bir yanımızda genç ağaçlar Bir yanımızda alkış kokan elleriyle insanlar Biraz daha arasaydık Kendi başına üşüyen o ağustosu da bulurduk Senin fal kandırmayan avuçların var Senin kırmızı şaraba alışkın dudakların Ve kapılardan önce vardığın insanlar Benimse üşüyen ellerin için sadece cebim Seni birgün sokak lambaları ürkek toplanınca necatibey'e Kapı aralığı gözlere sahip insanlar olsa da yanında Haritalara sığmadığı için unutulan o ırmağa götüreceğim Seni bir gün ucuz eşyaların satıldığı bir pazarda Kargaşaya alışık olmayan gözlerinle Seni bir gün yağmurda yalnız gezinirken Kısacık saçlarından tutup dudaklarından öpeceğim Şeker tadında bir hüzün bırakarak gidiyorsun Çünkü alışkanlıklarına yetecek büyüklükte bir evin Ve dudaklarında bir başkasının dudak izleri var Bu şehrin beklenmedik yerlerine trafik lambaları konmuş Seni aramaya kalkışsam Kaldırımlar insanlar Caddeleri arabalar kaplar Seni ihtiyar ve saati olan adamlara Ya da ba...

Yüreğimin Acemi Elleri

Yüreğinde yerini değiştirdiğin bir sevgiyle Bahçelerinde evlerin dinlendiği o yerdesin Bütün günahlarını biraraya toplayarak Uzakların neden sinsi birer bıçak gibi Durduğundan söz etmektesindir Sen şimdi camların ardında buğulanan gözlerinle Yağmura sarılacak kadar hüzünlüsündür Rüzgara alışık kavak ağaçları gibi sessiz Yüreğimin acemi elleri arasında Ufalanan ekmek gibisindir Bil ki bunlar bozkırca sezgilerden değildir Birazdan başına üşüşür yıldızlar Gecede ömrünü yarılayan kelebeklerin kırılmalarını duyarsın Eğer ağlayacaksan dilinin altına bir ağaç parçası yerleştir Güleceksen dudaklarını örtecek büyüklükte bir bulut bulunsun yanında Yerini yadırgayan bir ay dolanıyor gecede Karanlık desen ölçülü salmış susmalarını Aşkı utandıran bu hüzün de ne Sen benim yüreğimin acemi elleri arasında buğulanan ekmeğim değil miydin Sen değil miydin Bir çocuk yüzünden ekmeği öper gibi öptüğüm Haydi ince ayarlanmış bir gülümseme seç dudaklarına Çekip çevir şu karanlığı ...

Yüreğe Uygun Acılar

bir sağ omzum vardı bir de sol omzum bir kez bile koymadın başını insan yüreğine uygun acılar yaşamalı adı kötüye çıkmış bir iklimde fazla kalmamalı yüzü yeşile dönük de olsa her mevsimce benimsenen bir ağacı sevmemeli ve uykuları göçebeleşiyorsa bedeninde birer sığıntı gibi duruyorsa rüyaları oturup yatağını kollamalı kışlara koşar adım giden güneş bahçelerin dışında büyümeyi aklına koyan ahlat ağacı ve terli avuçlarımdan tekin olmayan sulara inen geyik sürüleri beni yalnız bırakıp gitmeyin gitmeyin anlayın işte ben onu çok özledim yüzüne bakılmaz bir yalandı beni sevdiğin yüreğimin akıl sır erdiremediği bir yalan bir türlü yüreklenip resmine bakamıyorum kalbimin rutubetinde şimdi yüzüne kirli bir esmerlik çöreklenmiştir saçların ve aseton kokan tırnakların uzamıştır ve yıldız yüklü gecene becerikli bir ay bile konmamıştır dolunay tozlu köy yolunda beni bekliyordur şimdi elbet aklımı alacak bir öpücüğü daha vardır babamın ve annemin kötü günler için s...

Kanıyorsan

Kanıyorsan eğer Gece de bir şiirde Şiirlerimden bas kanayan yerlerine Benimle senin aranda Yetişkin bir ten uzaklığı Benimle senin aranda Arada kalmış sözcükler Taşların sekişinden belli Bu su bir kez bile anlatmamış kendini Sulara parmak uçlarıyla dokunan taşlara sorsan Su anlatmak istememiş kendini Eğer anlatsaymış Bu gök burada duramaz Bu deniz de koylardan istermiş sakin sularını Benimle senin aranda Uslu durmayan bir hüzün Benimle senin aranda yazılmış şiirler Kaçışmasın diye sözcükler Masaya yüzükoyun yatır sayfaları Ve büyüyen yaralarımdan göster onlara Onları korkut Şimdi kanıyorsundur Usulca düşür gözlerini içine Gece de bir içimizde Yasin Erol

İstersen

Gece kederli bir insan gibi Gelip dokununca omuz başlarına Çocukça bakışlarına Büyük adamlar yerleştirmeyi unutma Avuçlarını sıcak tutacak bir gül bulunsun yanında Unutma Hüzündür bu dile kolay Aşkın arka bahçesinde hızla yetişen Hırçın çocuk oydu Başka çocuk sanma Acılardan da yarar um Kırlarda yalnız yaşayan ağaçlara tutunarak büyü Beni unutabilirsin Ama bunları unutma Yasin Erol

Yitik

kaç kadın çözülüp giderdi saçlarından uzamış kederleriyle kaç kadın çekip giderdi yaşamından gizlice ve kaç gündüz gecenin yarısıdır insan sevince saçları örülmeye muhtaç kız nereye nereye yaşamın ortasına tutturulmuş bu genç gülümseme nereye bozkır yaşamları kaç adam çekip giderdi yaşamından gizlice ve kaç gece gündüzün yarısıdır insan terkedilince Yasin Erol

Düşünen Çocuktur Baba

yıllar önce bir gece babam unutup yorganın altında gözleri çakmak çakmak çocuğu anlattı anneme tane tane dünyada ondan daha güzel başakların olduğunu ertesi gün sofrada annem bir tuhaf bakarken babama anladım onun anneden çok bir kadın olduğunu bir gün toprakta uyurken karıncaların tanrısı kadar sessiz eğilip yeryüzünün en güzel yüzüne dedim anne senden başkasını sevse de bu adam korkma ben varım çünkü düşünen çocuktur baba Yasin Erol

Çığ

Her şey giz içinde Giz içinde herkesçe bilinen bir gece Cinlerin cadıların mekanıdır sessiz bir orman Başkaları duyacağı kadar duysun Sen bağır Çığ düşürecek dağlar benim içimde Tek başına bir çiçek ne kadar anlar sevildiğini Ah kim öğretti aşkı sana böyle Kim gösterdi erken olan çiçekleri Ya kimindi bu bölüştüğümüz yalnızlık Herşey giz içinde Giz içinde herkesçe bilinen bir gece Cinlerin cadıların mekanıdır sessiz bir orman Başkaları duyacağı kadar duysun Sen bağır Çığ düşürecek dağlar benim içimde Yasin Erol

Sanık

her aşkın bir numaralı sanığıyım ya tutuklayın ya da uzak durun benden sakın aldanmayın sarışınların azalmasına ve siz de süphelenin karınızdan hakim bey çünkü ben tanımadığım kadınları da sevmiştim tenimde alev alev bir yalnızlık ben tanıklık da yapamam ayrılıklara tutuklayın beni hakim bey bir kadın soyunmadan avukatlığıma. Yasin Erol -bu aşk öykü tutmaz-

sizi hiç sevmiş miydim?

bakar mısınız bayan bu masumiyet sizin mi tanıdık biri gibi davranıyorsunuz yağmurlara sevinçleriniz cumhuriyet dalgınlığınızsa osmanlı sizi daha önce hiç sevmiş miydim biraz önce göğe bakmış gibi her haliniz teninizde büyük bir güzelliğin yaz çıkartması bunca çocuk bunca siyahlık içinde her aşkta eğilip gözlerinizden mi öptüler ki bedeninizin okulunda dudaklarınız hep yıldızlı pekiyi gölgeli bir hüzünle bakıyorsunuz insanlara eylül desem değil nisan desem hiç bir ikindi gibi ikircikli babadan kalma sanki bu kahkahanız sizi daha önce hiç sevmiş miydim çoluk çocuğa karışmış korkular gözlerinden okunur kadınların sizin de öyle mi biraz yaklaşın lütfen aman allahım yalnızlığınız ne büyük ve de görkemli hayatınıza sultan süleyman olmalı ister ferhat ister mecnun fark etmez bana bir emir verin sizi nasıl sevmemi istersiniz tuhaf sözcüklerle iyi şeyler duydum hakkınızda adres teslimiymiş bakışlarınız dili geçmiş korku zamanları ağzınızda bir tövbeler ordusuyla ...

Şiir ve Sen

Habersiz bir yağmur gibi Her gün yağıyorsun içime Sevinçlerinde ucu ucuna yaşayan bir aydınlık Bana çocukların sevdiği bir denizi Önceliği uçurtmalara tanıyan gökyüzünü Yön arayıcılarının kullanmadığı geceyi Ve sadece yüzünden sevilen bir şehri getir Yoksa gelmem sana Ben aşkta önümü görmek isterim. Bir an önce ikna et o karanfili O şiirden çıkıp gelsin Ve eleştirmenlere söyle Edip Cansever türü bir incelik gösterip İncitmesinler ölen şairlerin şiirlerini Saygıdandır Biraz bekle hele bir ustalar uyusun Yoksa gelmem sana Sıkıyönetimlerde yalnız başına dolaşan Mahkemelerde tanıklığı kabul edilmeyen Ve bir kibrit alevinde İnce bir fikir gibi parlayan Her şairi barındıracak bir şiirin içine girip de Kapısını penceresini aralamadan Gelmem sana Şiir ve sen Öylesine nazlı ve duyarlısınız ki Sol yanımda tarafsız bir orman Sağ yanımda taraflı bir ağaç Çağır beni Derelerin denizleri görme düşü gibi Al beni Dışarısı yağmur İçimde bir yaprak büyür gibi Yasin Erol

Şakayık

kanayan bir yüreğin gözyaşlarıydı masanıza dökülen yağmur damlalarına alışık olmayan tam bir çiçekti adı şakayık tercihimi uzak iklimlerden yana da koysam onu almadın ya almayayım dokunuyor bana Yasin Erol