Ana içeriğe atla

Kayıtlar

e. e. cummings etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Puella Mea

Harun Omar and Master Hafiz keep your dead beautiful ladies. Mine is a little lovelier than any of your ladies were. In her perfectest array my lady, moving in the day, is a little stranger thing than crisp Sheba with her king in the morning wandering.     Through the young and awkward hours my lady perfectly moving, through the new world scarce astir my fragile lady wandering in whose perishable poise is the mystery of Spring (with her beauty more than snow dexterous and fugitive my very frail lady drifting distinctly, moving like a myth in the uncertain morning, with April feet like sudden flowers and all her body filled with May) -- moving in the unskilful day my lady utterly alive, to me is a more curious thing (a thing more nimble and complete) than ever to Judea's king were the shapely sharp cunning and withal delirious feet of the Princess Salom? carefully dancing in the noise of Herod's silence, long ago. If she a little turn her head ...

Aşk Daha Yoğundur Unutuştan

42 aşk daha yoğundur unutuştan daha ince hatırlayıştan daha seyrek ıslak bir dalgadan daha sık becerememekten odur en çılgın ve aysı ve daha az olmayacaktır tüm denizlerden, ancak o daha derindir denizlerden aşk daha az süreklidir başarıdan daha az hiçtir canlı olandan daha az büyükçe ilk başlayıştan daha az küçükçe bağışlamaktan odur en sağlıklı ve güneşsi ve daha çok nasıl ölsün o tüm göklerden, yalnız odur göklerden daha yüksek olan e. e. cummings Çev: Suphi Aytimur

Senin Kalbini Taşırım

senin kalbini taşırım yanımda (taşırım onu kalbimde) onsuz olamam asla (her nereye gitsem sen de gidersin, sevgilim, ve benim yaptığım her neyse senin eserindir, güzelim) korkmam hiçbir yazgıdan (çünkü benim yazgım sensin, tatlım) istemem hiçbir dünyayı (çünkü senin güzelliğindir benim dünyam, gerçeğim) ve bir ay daima ne anlama geliyorsa o sensin ve sen bir güneşin daima şakıdığı şarkısın işte kimsenin bilmediği en derin sır (işte kökün kökü ve goncanın goncası ve hayat denen ağacın göğünün göğü; ki büyür ruhun umduğundan ya da aklın sakladığından daha yüksek) ve budur işte yıldızları birbirinden ayrı tutan mucize senin kalbini taşırım (taşırım onu kalbimde) e. e. cummings Türkçesi: Faruk Uysal

Aşkın Yazgısını Aşa Yaza Göçtü Babam

aşkın yazgısını aşa yaza göçtü babam kona göçe içi-dışı bir saça-döke varını yoğunu, şarkılar söyleyerek durmagit sabahtan akşama doruğun enginliklerine ine çıka göçtü babam bu uyuşuk unutkan varlık orada dönüştü bakışıyla mümtaz biri oldu bu yaşamda; şu delikanlı (ki her daim ürkektir tavırları) kanatları altındaysa canlanıp coşardı tam da kara toprakla kucaklaşırken kavuştu özbenliğine, onun nisan dokunuşu bıraktı uyuyanları yazgılarıyla başbaşa kalmaya çabaladı düş dünyasındakileri öz kökleriyle birleşmeye ve biri gözyaşlarına boğulsa, derdi ne olursa babamın parmakları dinginliği sunardı ona: çıt çıkarmaktan korkardı ses bile boşu boşuna çünkü dağların büyümesini seziyordu babam. çoğaltarak denize açılan dereleri sevincin acılarını kana süze göçtü babam; övgüler düzerek bir alnaca, ay derlerdi adına şarkılar söyleyerek tutkunun doğuşuna sevinç türküsüydü onun ve sevinç öylesine içten yüreğinin yıldızı yolunun aydınlatırdı onun ve içten öylesine şimdi,ve ş...

Hiç Gitmediğim Bir Yerde

hiç gitmediğim bir yerde, sevinçle ötesinde her türlü yaşantının, kendi sessizliği var gözlerinin: en ince kımıltısında birşey var içime gömen beni, birşey dokunamayacağım kadar bana yakın kolayca açar beni en ürkek bir bakışın parmaklar gibi kapamış olsam bile kendimi, sen hep yaprak yaprak açarsın beni, Baharın (dokunup ustaca, gizlice) açışı gibi ilk gününü ya da beni kapatmaksa istediğin, ben, hayatım kapanırız güzelce, birden karın her yere özenle inişini düşleyen yüreğince şu çiçeğin; duyduğumuz hiçbir şey bu ülkede erişemez gücüne sonsuz inceliğinin: renkleriyle yapısının beni bağlayan, öldüren, hiç durmadan, her nefeste (bilmiyorum nedir bu sende olan, bu kapayan ve açan; yalnız anlıyor içimde birşey gözlerinin sesini güllerden derin olan) kimsenin yok, yağmurun bile, böyle küçük elleri Edward Estlin Cummings Çeviri - Cevat Çapan  

Yağmurun Elleri

Küçücük bir bakışın Çözer beni kolayca Kenetlenmiş yapraklar gibi Sımsıkı kapanmış olsam Yaprak yaprak açtırırsın İlkyaz nasıl açtırırsa İlk gülünü gizem dolu Hünerli bir dokunuşla Hiç kimsenin yağmurun bile Böyle küçük elleri yoktur Bütün güllerden derin Bir sesi var gözlerinin Başedilmez o gergin Kırılganlığınla senin Her solukta sonsuzluk Ve ölüm… E.E.Cummings

Bilinçaltı

Komayın beni bu ellerde-gayrı durmam Bu yol kavşağında susmuş gözler senin Beni kıskıvrak saran kollar senin kolların Tutamam ellerini- yanımdasın. Rüzgar gibi bakıyorsun - saçlarım uçuşuyor Ellerimi örtüyorum yüzüme - gözlerine bakamıyorum Sen bir çiçeksin yavaşça açarsın İncecik belin salınırsın- ilk çiçeksin baharda İşte uzat ellerini- ben gözlerimi yumuyorum Yeni yetme bir sürgün gibi kuruyorum olduğum yerde işte bu benim yüreğimdir- atmıyor İşte kar düşüyor gözlerime Hiçbir şey güçlü değil bu dünyada seni sevmek kadar Senin yüreğin kadar aydınlık değil Hiç bir şey ölümcül değil bu koku bu renk kadar Vücudun kadar alımlı değil hiçbiri çiçeklerin Neden bu güzelliği dudaklarının Gözlerinin bu koyu karanlığı Bir şey var yüreğimde kuş gibi uçarı Gözlerinin şavkı çiçeklerden Yağmur yağar telli pullu Biliyorum- ellerin gibisi yok. Edward Estlin CUMMMİNGS

Her Zaman Böyle Olmayabilir (it may not always be so)

her zaman böyle olmayabilir sevgilim; ve ben diyorum ki, eğer o meftun olduğum dudakların dokunursa bir başkasınınkine ve o sevgili güçlü parmakların iyice kavrarsa bir başkasının yüreğini, benimkine yaptığı gibi kısa bir süre önce, eğer bir başkasının yüzüne dökülürse o ibrişim saçların benim de çok iyi bildiğim bir sessizlikte ya da senin o insanı uğunduran sözlerin arasında beni cansız bir ruh gibi naçar bıraktığında olduğu gibi; eğer bu olursa, diyorum canım benim, eğer bu olursa işte o an hiç durma, küçücük bir sözcük gönder bana beni ona götürebilecek, ellerini sıkıp, tüm iyi dileklerimi kabul et, diyebileceğim bir sözcük. Ancak o zaman yüzümü öteye dönerim ve çok uzaklardan kayıp ülkelerde şakıyan bir kuşun korkunç şarkısı duyulur e. e. cummings