Ana içeriğe atla

Kayıtlar

replik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Paris, Teksas ((1984)

Paris, Teksas: Yüzdeki Hikâye Aralarındaki kopukluğu ve artık bir araya gelemeyeceklerini görsel olarak bildiren bir cam var aralarında. O kulüpte çalışan Jane vitrinde; bir fantezi mizanseninin içinde, bir kutuya kapatılmış gibi. Müşteri kabinindeki Travis’i göremiyor, sadece sesini duyabiliyor. Filmin başında bir dilsiz olarak tanıdığımız Travis hiç susmayacakmış gibi konuşuyor, konuşuyor… Başka bir çiftin hikâyesini anlatır gibi uzun uzun anlatıyor kendi hikâyelerini. Ondan çok daha genç olan Jane’in hayatını şiddetli bir kıskançlıkla nasıl mahvettiğini, nasıl alkolik olduğunu, Jane’i kendisinden kaçacak diye nasıl resmen zincire vurduğunu… Travis’in aynalarda ne gördüğünü, neden kendisinden kaçtığını iyice anlıyoruz artık. Şimdi anlattığı o karanlık geçmiş zaman boyunca zihnindeki hangi düşüncelere, ağzından çıkan hangi sözlere şekil vermiş dilden neden uzaklaşmak istediğini. Filmin başında, o az konuşmasıyla meşhur, o sessizlikle erkekleşen kovboyların mizanseninin içinde, çölde ...

Artık senden hoşlanmıyorum!

The Banshees of Inisherin (2022) detaylı film inceleme İrlandalı oyun yazarı Martin Mcdonagh’nın sinemaya adım attığı ilk uzun metraj filmi 2008 yapımı In Bruges, izleyici tarafından çok sevilmişti. Filmin tekniği, görselliği hatta müzikleri de beğenildi ama zekice yazılmış senaryosu, orijinal karakterler ve onların keyifli diyalogları daha çok konuşuldu. Bu filmle bir araya gelen İrlanda asıllı aktörler Colin Farrell ve Brendan Gleeson iyi bir ikili oldu. Yönetmen de ikiliyle çalışmayı çok sevmiş olacak ki dördüncü filmi “Banshees of Inisherin”de 14 yıl sonra yine bir araya geldiler. Yıllardır her gün görüştüğünüz, beraber içmeye gittiğiniz, uzun sohbetler ettiğiniz hatta çevrenizin de sizi bir arada göremeyince şaşırdığı “en iyi” arkadaşınız bir gün kalkıp artık kendisiyle konuşmamanızı söyleseydi ne yapardınız? Üstelik yaşadığınız yerin İrlanda’da ana karaya yakın, küçük, izole bir ada olduğunu, adada yaşayan çok az insanın da kendi işleriyle meşgul, dedikodudan başka eğlencesi olm...

Öleceğini bilsem seninle daha fazla vakit geçirirdim

– Öleceğini bilsem seninle daha fazla vakit geçirirdim. … – Çok güzel değil mi? Endişelenme. Ona iyi bakacağım. Sen de benim için Maya’ya bak. Olur mu? Six Feet Under

Ölmek, kamera karşısında ya da sahnede yürek parçalayıcı ve tercihen yavaş bir ölüm her oyuncunun hayalidir.

Ölmek, kamera karşısında ya da sahnede yürek parçalayıcı ve tercihen yavaş bir ölüm her oyuncunun hayalidir. Bahse girerim bir gün o son anları sahnede nasıl oynayacağını hayal etmemiş tek bir erkek ya da kadın oyuncu yoktur. Yaşam gücü yavaşça kayıp giderken ve biz varolmamanın sınırında tutunurken son nefesimizde o bilgelik ve zeka dolu sözleri nasıl söyleriz. Ölüm yaklaşınca olan şey bizce bu mudur? Ölüm kalanlardan söz vermelerini istemenizi mi sağlar? Günahlarını mı itiraf ederler? Ya da şakalaşırlar mı? Düşünmenizi isteğim şey hayatın o son anlarında gerçekten olan şey. Şok edici şiddetli ölümlerden bahsetmiyorum. Bahsettiğim şey yaklaştığını bilmek. Gerçekten kaybolduğumuz o en büyük sihirbazlık numarasına tamamen teslim olmak. Dostlarım ve sevdiklerim son nefeslerini verirken baş uçlarında onların ellerini tuttum. Şu kadarını söyleyebilirim, hayatın sonundaki o dramatik konuşma anı koskoca bir saçmalıktan ibaret. Bir şey söylerlerse içlerinden söylerler ama neredeyse duyarsınız...

Close

- Neden anne babalarımız bize sarılmadılar? Neden bunu esirgediler? Bir çocuk kendisine sarılınmadan nasıl sağlıklı büyür? Sarılmadan anne baba olunur mu? Close filmindeki sarılma sahneleri bana bu soruları sordurdu. Ağladım ağladım ağladım. - Esasında sen de benim gibi hiç sarılınmamış bir çocuksun. İkimiz arasındaki tek ortak nokta bu. Sonra derin farklılıklar başlıyor. Ben neden sevilmediğimi sormaya cüret ediyorum. Sevilmeme nedenimi öğrenmek istiyorum. Sen ise bunu bir kader gibi kabullenip deşmekten kaçınmışsın. Ben bize oynanan oyunu bozmak istiyorum; hem sarılmamış/sevmemiş, bana karşı hiçbir ödev yüklenmemiş olanların onları sevmemi/saymamı, onlara itaat etmemi ve rulolarca kağıda sığacak ödevler yığını altında beni ezmeye çalışmalarını bozmaya çalışıyorum. Sen çoğunu yapmaya gönüllü olmuş, yapamadığında onları kırmamak, gerçekleri haykırmamak için kaçma yoluna girmişsin. Sen derviş ruhlusun ben asiyim. Aramızda derin bir uçurum oluyor bu. Senin etrafın çöllerle, benimkisi kuy...

SEVGİSİZ; Ben ne izledim, film neler anlatıyor?

- Ama işler zamanla duruldu. Görece normal bir hayata başladık. Bir çeşit.. - Sevgisizlik. O şekilde yaşayamıyorsun. - Şu an bile, onu görünce ya da hayatımı düşününce korkunç bir hata yaptım gibi geliyor. Onu suçluyorum, kendimi suçluyorum. Sadece mutlu olmak istiyorum. *** - Çok nefret dolu. - Sen sevgi dolu musun? - Niye diye bana onu savunuyorsun? - Haklı da ondan. - Hangi konuda? Ancak öldükten sonra onu ziyaret edeceğin konusunda mı? - Düzgün konuş... Seninle birlikte olmamamı söylediğinde haklıydı. Doğumu yapmamamı, bu kadar aptal olmamamı söylediğinde... Ben de gidip seni dinledim. "Her şey yolunda, birlikteyiz". Açıkla bana şimdi... Bok herif, seni aklım almıyor. Nasıl oldu da bana sevgi ve mutluluk sözü verdikten sonra elinde kalan yalnızca acı ve hüsran oldu?... Seni hiç sevmedim bile... Annemle daha fazla yaşayamadım sadece. Ondan başka bir şeklide ayrılamadım da. Seninle oldum. Seni kullandım. Ve doğrusu, sen de beni kullandın bence. Senin bir aileye...