Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şerif Erginbay etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mektup

Mermerle bir yazılmışsa tarihi Gönderilmeyen mektuplar da gider -anla nereden geldiğini hüznün- Bütün ömrüm ölü bir dilde başlar, ölü bir dilde biter, mektuplar gibidir ömrüm. Adım orda kaldı, bütün adlarım: m e r m e r! Gönderilmeyen mektuplar da gider. Şerif Erginbay

Işığım Söndü

-madencinin son mektubu- Karıcığım hoşçakal, ışığım azalıyor, Yanımda ölü arkadaşlarım. Artık kömür kokulu ekmekler getiremeyeceğim sanırım. Buraya kadarmış çocuklarım, hoşçakalın, Hakkınızı helal edin; anacığım, babacığım. Işığım azalıyor, hoşçakalın.. Üstüme değil içime çöken ocağın sessizliğinde Tek tek seslerinizi duyuyorum, yüzlerinizi görüyorum, Işığım azalıyor, soluğum azalıyor, biliyorum, Yavaş yavaş dünyanın kara kalbine gömülüyorum. Işığım söndü, işte gidiyorum.., Ah, en çok da şimdi, bir bilseniz Nasıl da bulutları, ağaçları, gökyüzünü özlüyorum. Işığım söndü.. Hoşçakalın, arkadaşlarım çoktan gitti, Artık ben de gidiyorum… Şerif Erginbay

Söylenmeyen

Yaprak gizini fısıldadı binbir gece. Nasıl bir bilmeceydi uykusuzluğum? Kulaklarım uğultusuna eğilmişti sadece, -kıpırtısız- Hiçbir şeyin adı kalmamıştı: uçuyordu boşluğumuzda ne varsa. Yaprak beni yargıladı binbir gece. Suyun kıyısına geldim duymamaya. Adımın bir öyküye yetmediğini gördüm. Badem ağacına giysisini asıp giderken gördüm onu son kez, gizlice. Şerif Erginbay

Dallarımda Kar

Gün benim neyimdi, bilemeden geçti yıllar. Nice bulutlar süzülüp geçti yanağımdan, köklerimi yanıltmadı toprak; ah olmasaydı kabuğumdaki bu tanıklıklar. Gün benim neyimdi, şimdi dallarımda kar; içimde sakin bir hasret var. Yolda olduğumu bilirdim, yol benim ikizimdi; tohum ışırdı yapraklarımın arasından, yol bunu bilirdi. Kar gizlerimizi vururdu yüzümüze: aşk aydınlığındaydık o zamanlar. Dağa boy verdim, açtım kendimi; yan yana oluşumuza sevindim. Dilini anladım, dilimle çözüldüm; mevsimlerin neremizden geçtiğini gördüm. Sularını dolaştır aynalı patikamdan, işte terimi sildim. Hiç anlamasam da olur; gün benim neyimdi, şimdi dallarımda kar; içimde sakin bir hasret var. O kadar..! Şerif Erginbay

Bir Yalın Bir Uzak

Ergeç yitirir anlamını uzak bakış dağılır tuzakların aç ambarında. Hangi taş çatlamaz da avunur yosunlarla; bitkin, kurak. Şenlik büyür, acı balı taslara doldurarak mumdan güller: yeni istanbul hatırası. Çanakkale çoktan geçildi aşk kalplerde bir kürdilihicazkar yarası. Ruh nasıl doysun, ten: gülün damlası uzak kızılcık şerbetiydi, çoktan içildi. Geçti yaz, eski baharlarla avunarak dalgada yağmur kuşları; bir yakın bir uzak. Şerif Erginbay

Lir Ve Orfe

1 Soylu sesinin yankısı aralıyor ağzımı durmadan dilim uyanışını dönüyor.. dönüyor teldeki sızım.. bulutum, çalgım, takımyıldızım; Lyra… Bin kez söyleyip unuttuğum şiir.. bulup kaybettiğim kıyım; patikam, ormanım.. yeniden başlamak için güneş yakınlığına; ormanın aynasından çiylerimi taşıyorum bulutuna… Şarkınla akıyorsun.. bin düğüm çözer tel tel sarılışın, uzun soluğum ısıtıyor dalını, aralıyorum göğe sarmaşığını, bin yıllık ağzımda unutulmuş deniz tadı; Lyra.. Kollarımın çağıran boşluğuna sığınan ışığım; ellerin taşıyor bende bir yaprak veriyorum adına.. köpük köpük dök sesini.. ıssızlığıma kanat..! bir yaprak veriyorum adına; gürültüyle açıyor orman kendini.. binlerce sözcüğün akıyor içimin yıldız kaymasına. Yüzünü göm ve kaybolsun yüzümün aynasında saklı kalsın suyumuzda sis demeti.. ormanı geceye salan son aydınlığıyla günün eşiğimin otları üstünde parıldayan inci.. Lyra.. 2 Yaprak: ikizim! sancımda doğan şafağım; gezgin ruhumda yol alan güneş. İçi...

Uyuyan Masallar

"Seni özleyeceğim..! " “Özleme soluksuz kalırsın..” dedi kadın. Kadının, bakışlarını uzaklarda, denizin üstünden dağların gökyüzüyle buluştuğu çizgide gezdirişini izledi uzun süre adam. Güzel iri gözlerinin derinlerinden gelen sorgulayan umutsuz boşluğa seslendi: “Ben masalımızı istiyorum.” “Bu masal seni uyutmaz… Uyanışımızın masalı olur ancak. Uyanman kötü. Cinleri lambadan çıkartmaya zorlama. Uyumalısın sen.! ” “Saçlarının, kırmızı güllerinin kokusu böyle büyürken bende, nasıl uyuyabilirim? ” “Göğsümde uyu. Anne kollarımın sıcağında. Masalımız tümüyle tozpembe değil, devler var, haramiler var.. Hepsiyle başa çıkamazsın..” “Sen yanımda ol..” “Söz veremem. Biliyorsun yarınsız geldim sana. Şimdiki an’da karşılaştık seninle.” dedi kadın. “Ellerimiz ve dudaklarımız suç ortağı bu masalın. Eğer korkarsak bu masalı kimler okuyacak. Masalımızdan sorumluyuz biz. Kaçamayız, bu masal kendini yazdırtacak tohumları ekti ruhumuza çoktan.” Kadın: “Yaşanmamışlıkların örselediğ...