"Bugün altında yattığı toprağı işlerdi bir zamanlar." Babam bahçıvandı. Şimdi bir bahçe. * Sayısız seyahatle dolu olağanüstü yoğunlukta bir yıldı. Bir süreliğine buraya gel, biraz dinlenirsin … O sırada dikkat etmemiştim. Oraya seyrek gittiğimiz için, kendimize mola vermediğimiz için sürekli homurdanıp dururdu. Şimdi bu kelimelerde başka şeyler okuyorum. Bir süreliğine gel, dediğini duyuyorum, yanımda kal, bende artık iş yok, kışı atlatabilir miyim bilmiyorum. * Bahçe onun öteki muhtemel yaşamıydı, onun sesiydi, susup içine attığı her şeydi. Onun aracılığıyla konuşuyordu ve kelimeleri elmalar, kirazlar, iri kırmızı domateslerdi. Oraya vardığımda yaptığı ilk şey, bana bahçeyi dolaştırıp göstermek olurdu. Bahçe her seferinde farklıydı. * Ölümden söz ederken aslında neden söz ederiz? Aramızdan ayrılan kişiden mi, yoksa kendimizden mi? Yoksa yokluğun kendisinden mi? O denli yok ki, her boşluğu yokluğuyla dolduruyor. Onun bugüne kadarki var...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"