Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Neriman Calap etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kendine Yolcu

1. maviye kesen bir özlemi büründü içtenlikle güne dökülüveren güz dinlendi buluta yaslanıp güneş bulut alabildiğince deniz olabildiğince rüzgâr göçmen kuşlar ilkeleriyle var olan telaşlı martı dillendirdi günü içsel kasırgasında örtüsü güzdü sarındıkça bulutsu şalına sınırsızlığı arıyor, kendinden göçebe... - gülümseme gözlü küçük çocuk pipnanlığı yüklenip uzaklaştığın gemi yağmurlara nokta koyan hangi limanda demirli?- 2. zehirlermiş insanı kınında pas tutmuş bıçak yarası erguvan bir yoksunlukmuş beni bana el yapıp bir dervişe uzak günler adına sabrın ipek dokulu yeleğini giydiren... 3. yıldız fenerleriyle boy atan ıssız özlem ağacı büyür uzağı bürünmüş umarsızlık kendimi yadsıdığım günlerde avuçlarım zemheri, gözlerim ararım yitirdiğim ben'imi karda şiirin ayak sesini... - özlemeyi özleyip zamanı sürüklemek alıp gitti çok şeyi / geriye ne kaldı ki?- 4. pembeleşen denizin yakasında çiğ düşmüş karanfildir gün geri dönmez oysa gül kokulu zaman k...

Hoşcakal

amforada balkıyan suyun dilinde unutma makamında yürüdüm günleri durmadan yağmur gecelerce… kuşlar çığlıklarla ezberliyor tükenişi tenhayım mor ötesi acılarda bir savaştan çıktım aşk faslında yok olanı sevmiştim, yalnızlığımı aslında kuytumuzda saklayalım unutuşlarımızı külüme derman diye, tüm susuşlarını… -limanda demirli bir martıyım şimdi- sesindeki keman ezgisini ve unuttum ellerimi baharlarda telaşlı bir iz kalmış içilen kahvelerden boncuk taktı saçlarına küstümotu, dilsizim kayıt yaptırır vadesiz özlemlere ışık gözlü bir çocuk, ıslığı hüzün çalar aşka teğet geçtiğimiz zirveden acıyı al bağbozumu telaşlı uykulardayım iki gözüm, yalnızlığım hoşçakal … ezberimi unuttum yarattığın hengamede sen uzak baharlarda, bir düş kadar geceme renklenen denizlerimde beklerken adını aşkla mühürlediğim hoşçakal… Neriman Calap

BİR VARDI /BİR GİTMİŞ

- bir çay içimi dostluğuna gelmiştim “bir vardı/ bir gitmiş” dedi ardımdan- geçtiğim kentleri yağmurlara bıraktım ışık hızıyla gezinirken zamanın içinde beşiktaş iskelesinde bir kaç tozlu anı didim sokaklarında rüzgâr yüksel caddesi’ni bir demet nergisle geçerken kar düşen akşamlar… gölgeler düşüyordu uzayan yollara kaç geceyi, ay’ın peşisıra yollar boyu taşıyıp durdum anaforlar oluşturuyordu yalnızlığım tenimde yılları kanatan cam kırıkları gökyüzü rengi gülüşleri unutarak yalnız dönüyordum terk ettiğim kentlerden kum saatime bir kule arıyordum… dikenlerime takılan rüzgârla mevsimsiz gün sayıp acının çetelesini tutarken bir vardı, bir gitmiş dedi ardımdan çantamda eylülden çiçek tohumları… Neriman Calap