Bir kadını al, onu yont yont anne olsun Her kadın acıma anıtı bir anne olsun Sezai Karakoç Annelerimizi düşündüğümüzde ilk olarak hangi yüz ifadesiyle, uzuvları hangi düzende kıvrılmış, bedeni nasıl bir ifadeye bürünmüş, hangi ışığın yahut gölgenin altında bize bakarlar? Bize bakarlar mı? Yaşasa da bizi ardında bırakmış da olsa, annemize dair bu imge, bu yontu bir değişim geçirir mi? Sezai Karakoç “ Bir kadını al onu yont yont anne olsun/ Her kadın acıma anıtı bir anne olsun” diyordu bir şiirinde, bir anneyi yontsanız da hep tek bir anda ve ışığın altında donup kalmış tek bir kadını görürüz. Annelerimize derin bir bağla raptolunmuşuzdur. Pek az duygu annelerimiz için hissetiklerimiz kadar derindir. Her insan annesinin, babasının sevgisini ister ama ana sevgisi adeta bizi hayata bağlayan, bu dünyadaki varlığımızı teyid eden en temel besindir. Annenin fiziksel varlığı değildir önemli olan, onun ruhen de orada ve mevcut bulunmasıdır. Mesele onun varlığından dalga dalga yayılan neşe...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"