Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Giacomo Leopardi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Fragmanlar

Fragmanlar II (Ayrılık) Gidip geliyorum evimin kapısına,  boşuna diliyorum yağmur ve firtına,  geçmesin istiyorum o kadın eşiği, çıkmasın dışarıya.  Oysa rüzgâr uğulduyor ormanda,  şimşek dolaşıyor çakarak bulutlar arasında,  şafak sökmeden önce. Ey sevgili bulutlar, gök, yer ve ağaçlar  gidiyor sevgilim: Acıyın bana, âşıklar  için merhamet varsa bu dünyada.  Ey fırtına uyan; yarışın ey bulutlar;  gömün beni altüst olmuş Doğa'ya; güneş  başka toprakları gün ışığına boğuncaya kadar. Gök yeniden masmavi; sustu rüzgârın sesi;  kesildi her kesimde yaprak, dal hışırtısı; yakıyor  gözyaşına boğulmuş gözlerimi acımasız güneş. Fragmanlar IlII  (Taş Kesilmiş Kadın)  Söndü gün ışığı batıda,  ateş altında değil evlerin bacaları,  havlamıyor artık köpekler, insanlar suskun.  Döndü yüzünü genç kadın aşk çağrılarına,  buldu kendisini bir çölün ortasında;  daha mutluydu, daha alımlıydı başkalarından da....

Ey bu kupkuru yaşamda açan tek çiçek!

sarıp sarmaladı bizi kanatlarıyla bezginlik; beşikten mezara başımızın ucundan ayrılmadı hiçlik * kadınlar az şey beklemiyor sizden * Yaşam o zaman güzeldir, ancak, tehlikeler yaşandıkça; insan unutur kendini; ayrımında olmaz... * ne ki, yürekli bir insan son vermek isteyince çekilmez yaşamına; doğa dikilir karşısına, ölüm kendi elinden olmadı diye. * Ve sen öyle umursamaz duruyorsun bakışlarınla * Daha kötüye gidiyor zaman; hatadır beklemek gelecek yoz kuşaklardan; yüceltmezler soylu yurttaşları, almazlar öçlerini acılardan. Kanat çırpsın etrafımda aç gözlü kara akbaba; yem olsun adsız cesedim yabanıl hayvanlara; dövsün bulutlar; dağılan parçaları sağa sola yağmurda; silinsin adım, sanım yeryüzünden rüzgarla. * Hoşlanıyordum duygusallığımdan, derin bir konuşmaya dalıp gitmekten yüreğimle ve acılarımın bekçiliğini yapmaktan. * Cendere altında gibi yüreğim, düşününce herşeyin nasıl gelip geçtiğini; ve hiçbir iz bırakmadan sanki. İşte geçip gi...

Egemen Düşünce

Çok tatlısın sen, hem de güçlü; egemensin aklıma baştan sona; ürkütürsün, ama değerli armağanısın tanrıların bana; içimi karartan günlerimin yoldaşı; aşk düşüncemsin sen benim, karşıma sık sık çıkan. ... Nasıl da tenhalaştı aklım sen ona yerleşince! Tüm diğer düşünceler hemen ardından, tıpkı şimşekler gibi sağa sola dağılmaya başladılar. Bomboş bir alanda tek başına duran bir kule nasılsa, sen de öylesin, dev gibi, aklımın ta ortasında. Her şey, yaşamın kendisi de, senin dışında nedir ki benim gözümde! Dayanılmaz bir sıkıntı, eğlenceler, günlük dedikodu, anlamsız zevkler, boş umutlar; nedir ki, tüm bunlar senin bana verdiğin gökselliğe denk zevkin yanında. Nasıl ki Apeninlerin yalçın kayalıklarından uzaktan gülen yeşil vadiye can atar yolcu; nasıl ki çevirir gözlerini oraya; ben de kuru ve tatsız günlük konuşmalardan sonra dönüyorum can atarak sana: Çiçekli bir bahçeye döner gibiyim neredeyse; seninle olmak iyi geliyor duygularıma. İnanılmaz gibi bir şe...

Anılar

... Daha gençlik çağımın başında, mutluluk, tasa ve sevdalarımın henüz yeşerdiği yıllardı; çok kez ölümü çağırdım ve uzun uzun oturdum o havuzun başına; düşündüm son vermeyi umutlarıma, acıma. Ne ki, nedeni bilinmeyen, hastalığımdan ötürü nasıl olsa yaşayamayacaktım zaten; ağladım gençliğime ve zavallı günlerimin çiçeğine; zamanından önce solup dökülen. Ve geç saatlerde sık sık, derdimin ortağı yatağımda oturmuş, sıkıntılı, dizeler yakıyordum lambanın sönük ışığına. Yakınıyordum gecenin karanlığına, sessizliklere, elimden kaçıp giden yaşamımdan ötürü. Ve kendimden geçerken ölüm marşımı mırıldanıyordum kulağıma.      Ey gençliğimizin ilk yılları; sevimli ve anlatılamaz güzellikteki günlerimiz, kim anımsayabilir sizi özlem duymadan; genç kızlara hayran hayran bakarken ilk gülücükleri kopardığımız karşılığında; etrafındaki her şey sanki yarışırcasına gülümser insana; henüz yoktur kıskançlık; dokunmaz kötülüğü, eğer varsa da hayrettir! Neredeyse elini...

Düş

Sabahtı, günün ilk ışıkları süzülüyordu penceremin kapalı kepenkleri arasından karanlık odama; uykumun gözbebeklerimi kapadığı en tatlı, en hafif anda belirdi başucumda gölgesi o kadının; baktı uzun uzun yüzüme; bana önceleri aşkı öğretmişti; ne ki, sonraları bıraktı beni gözyaşlarımla. Sanki ölmemişti; ama hüzünlüydü, tıpkı mutsuz insanların ifadesi vardı yüzünde; koydu sağ elini başımın üstüne; "Yaşıyorsun sen," dedi içini çekerek; "kaldı mı bizden birkaç anı aklında?" "Nereden geliyorsun?" -dedim-"Ey sevgili kadın ve nasıl geldin buralara?" "Ne denli acı çektim bir bilsen ve çekiyorum senden ötürü. Nereden bilecektim acımı bildiğini; acım katmerleniyordu bu yüzden." "Ne o, beni bırakacak mısın sen gene? Çok korkuyorum; söyle lütfen, nedir seni yiyip bitiren? Sen o kadın mısın? İçini kemiren ne?" Ne dedi o buna karşılık bilir misiniz? "Köreltiyor aklını unutkanlık; uyku sarıp sarmalıyor: Ben öldüm...

Yalnız Serçe

Kadim kulenin tepesinden, Münzevi serçe, köye Gidersin cıvıldayarak gün ölünceye dek; Ve gezinir ahenk vadide. Çevreyi sarmış bahar Havada ışıldar ve kırlarda sevinçle coşar. Göz gördü mü, yüreği bir hoşluk sarar. Duyarsın kuzuların melediğini, seslerini ineklerin; Diğer kuşlar şen şakrak, yarış peşinde, Açık gökte dönüp durur yüz kere, Kutlarlar altın çağlarını; Sen bir kenarda, düşünceli, seyre dalarsın hepsini; Eşlik etmez, uçmazsın, Neşeyle dolmaz için, sakınırsın eğlenceden; Cıvıldarsın ve böylelikle geçer senenin ve ömrünün en güzel çiçeği. Ah, ne de benzer Halim haline! Eğlence ve kahkaha, Taze yaşların tatlı yuvası, Ve gençliğin kardeşi, İlerlemiş günlerin acılı iç çekişi, aşk Bilmem nasıl, hiç ilgilendirmez beni; hatta onlardan Kaçarım neredeyse uzaklara; Neredeyse ırak ve yaban kalırım ben Doğduğum bu yere, Geçerim kendimce baharımı yaşamaktan. Akşama teslim bu günde, Kutlama âdettendir köyümde. Duyarsın berrak gökte çınladığını çanın, Duyarsın s...

Aspasia

Dönüp gelir gözlerimin önüne arada bir Senin hayâlin, Aspasia. Ya kamaştırırsın aniden Gözlerimi yollarda, toplantılarda Ama hep başka suratlarda; ya da ıssız çayırlarda, Güneşli günlerde, suskun yıldızlı gecelerde, Tatlı bir melodiyle neredeyse doğar yeniden, Belirir yeniden o yüce görüntü, Sana tutulmaya hâlâ yatkın gönlümde. Nasıl da seviliyordu o, ey bulutlar, ve Nasıl da mutluluğumdu, bir zamanlar, acılarımdı hem de! (....) Sen bile düşünemezsin Aspasia, O büyük sevgiyi, Uyandırdığın bir zaman ruhumda. Bilemezsin Ne ölçüsüz aşk, ne yoğun sıkıntılar, Ne açıklanamaz tavırlar, ne bunalımlar Yarattın bende; asla da gelmeyecek Bunu anlayabileceğin bir zaman. (....) Öldü şimdi artık o Aspasia Öylesi sevdiğim. Sonsuza dek yatmakta, Tek düşüncemdi benim bir zamanlar oysa (....) Övün sen şimdi, elinden gelir. Anlat ki yalnız sensin Kendi türünden, eğmeye dayandığım Eğilmez başımı karşısında, yönetilmez yüreğimi sunduğum Büyük bir doğallıkla. Anlat ki ilk kez, Ve ...

Giacimo Leopardi / Zibaldone

İnsan aşkı hissettiğinde içinde, gözlerinin önünden tüm dünya silinir, sevilenden başka her şey görünmez olur, kalabalıklar, sohbetler, vs. ortasında, sanki yalnız başınaymışcasına soyutlanmış bir şekilde kalırsınız ve kafanızdaki o güçlü ve her zaman sabit düşüncenin esinlediği hareketleri yaparsınız, başkalarının şaşkınlığına ya da küçümsemesine aldırmaksızın, her şey unutulur ve sıkıcı vs. gelir, o düşünceden, o görüntüden başka. Aşk gibi, insanı çevreden böylesine güçlü bir  şekilde soyutlayan başka bir duygu hissetmedim hiç ben, (...) Dünyanın tüm geri kalan kısmı bana ölü görünse de, hiçbir zaman kendimi, sevdiğim zamanki kadar yaşıyor hissetmedim. Aşk yaşam demek, nasıl nefret doğanın yıkıcı ve öldürücü ilkesiyse, aşk da yaşatıcı ilkesi onun. (...) (...) Aşkın en güzel anları, bir huzur ve tatlı bir hüzün hissettiğin, nedenini bilmeksizin ağladığın ve hangisi olduğunu bilmediğin bir yenilginin karşısında boyun eğdiğin anlardır. O dinginlikte, biraz rahatlamış olan ruhun,...

Rüya

Sabah olmuştu, ve penceremin kepenkleri arasından Gönderiyordu ilk ışıklarını güneş Kör karanlık odama; Uykum daha hafiflemişken Ve daha da tatlılıkla gözlerimi gölgelerken, Beliriverdi yanıbaşımda ve baktı yüzüme          o kadının hayâli Bana aşkı ilk öğretip, gözyaşlarına boğup giden. Ölü gibi gelmedi bana, ama hüzünlüydü, Ve yüzündeki ifade mutsuz insanlarınki gibiydi. Elini uzattı başıma, ve bir iç çekişle, sordu, Yaşıyorsun ama anılarımızda yaşıyor mu hâlâ? Nereden, nasıl geliyorsun ey sevgili güzellik, diye sordum ona. Bilir misin ne çok acı verdin Ve veriyorsun hâlâ bana? Giacomo Leopardi Çeviren: Zuhâl Yılmaz

Consalvo

Ağır geliyor bana, doğru, Seni ebediyen kaybedecek olmam. Zavallı ben, Ebediyen uzaklaşıyorum senden. Parçalanıyor yüreğim Bu sözleri söylerken. Artık görmeyeceğim o gözlerini, Duymayacağım sesini! Söyle bana: Ama bırakmadan önce beni Sonsuzluklara, Elvira, vermez misin Bir öpücük bana? Tek bir öpücük Tüm yaşamım boyunca? ... Sen şimdi mutlu yaşa, ve güzelleştir dünyayı, Elvira'm benim, o güzel hayâlinle! Hiç kimse Sevmeyecek o hayâli sevdiğim gibi benim. Doğmayacak Bir daha böyle bir aşk, böylesi büyük. Ne çok, ah ne çok Özlendin, istendin bu kadar uzun zaman, Ne kadar çok ağlandı sana zavallı Consalvo tarafından! Nasıl da Elvira adını duyduğumda buz kesilir yüreğim, Solar yüzüm; nasıl da titrerim Acıyla girerken eşiğinden, O meleksi sesi duyduğum,seni karşımda Bulduğumda, ölümden bile korkmayan ben! Ama bitiyor soluğum, bitiyor yaşamım Aşk sözcükleri karşısında. Zaman geçti, Bu günden de bir anı bırakmadı bana. Elveda, Elvira. Yaşam kıvılcımıyla birlikte ...

Kendi Kendine

Dinleneceksin artık ebediyen, Yorgun yüreğim benim. Öldü artık o son hayâl, Benim ölümsüz sandığım. Öldü o. Hissediyorum, Yüreğim, içimizde o tatlı hayâllerden, Arzu da söndü, yalnız umut değil. Dinlen sonsuza dek. Fazla Yoruldun. Yok hiçbir şey heyecanlarını Hak eden senin, hiçbir şey lâyık değil dünyada Acılarına senin. Acı ve sıkıntı, Başka bir şey değil yaşam; ve çamur yalnızca dünya. Sus artık. İzle son kez Yıkılışını umutlarının. Vermemiş bize kader Bir armağan ölümden başka. Küçümseme kendini artık, Doğayı, her kötülüğün ardında gizli o acımasız gücü, Ve bir de her şeyin sonsuz bomboşluğunu. Giacomo Leopardi Çeviri: Zuhâl Yılmaz

Aşk Savaşı

Aklıma geliyor aşk savaşını ilk kez Yaşadığım gün,ve şöyle demiştim: Zavallı ben,eğer aşk dedikleri buysa,ne çok zorlanacağım ... Oh,karanlıkların ortasında nasıl da canlı Belirirdi o tatlı hayal,ve gözlerim izlerdi onu Göz kapaklarım kapalı... ... Daha yüreğimin doğru dürüst yandığını hissetmeden Aşkın aleviyle,onu coşturan Rüzgar uçup gitti buralardan. ... Artık çok acı anısı onun Yüreğime yerleşen,ve kilitliyordu kapılarını Kalbimin,başka her sese,her çehreye. ... O ateş hala yanıyor içimde,hala canlı o sevgi, Esinliyor düşünceme o güzel hayali, Alamam o hayalden başka zevki eğer değilse ilahi, Ve bir tek odur tatmin eden beni. Giacomo Leopardi