Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Babür Pınar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kadınlara Dair

Dipsiz kuyuya düşen çığlık büyütür umarsızlığı Her evde bir yalnızlık Saçını hayata süpürge eden kadın siler kitabından rengarengi büyür sinesinde yangın Bu yüzden akşam gelen erk tanımsız taşıdığı kara kimliği arka odaların yargısız infazına terk ederek düşlere kaçar erken saldırgan boşaltır içini yatağa iç depremde sarsılır güven İnsanı insana bağlayan zincir bin yıllık esarete kefil akrebin sırrı kendine zehir İnkarı mümkün değil korkunun kol gezdiği evde söze yalnız girilir Erk mührünü elinden düşürmeyen efendi de köledir boyun eğen de köle 'Kadının adı yok” baba şeceresinden “bey” şeceresine geçerken iktidarın dizginsiz kör şehveti erir derin koynunda suların bu yüzden kış gitmez penceresinden zamansız çözülür bulut Hep bir yanında hüsran biriktirir kuytularda büyüyen umut Kimliğinde silikse kadının adı dilde ‘miş’li geçmiş hal söndürür sevdanın şimdiki halini İğdiş edilmiş ketum kalır öznel ve toplumsal Hayat ağacının kesik dalları hırçı...

Kara Sevda

Zemheri vaktidir dışarıda ayaz var çok üşümüş olmalısın yüzün kar yorulduğun eski tüfek kalkışından belli Sevişmenin tam ortasında yıkılmış sırça köşk kırık camlar sana kalmış bakışından belli Umarsız halkın beklediği Mesih kuruntudur Sen bir elma ağacısın bereketli gölgene çocuk sevinci getirir bahar yeli meyve zamanı ertelenmez gelir aşk inadına beklersin hep tek başına vakur Neden bazı kadınlar en çok begonyayı sever omuzlarında uzakların avuntusu keder Anlaşılmıyor güz kırgını bahçeye söylediğin sözün sınırı soluğun hükmü kadar belli ki eylülden beri yaralı gençliğin Aşk ateşi ısıtır sanıyorsan aklından geçmeyen ihtimalle yanılırsın Cehennem ateşiyle aşk gönlü kavurur belki ama açık denizde bir sandal gibi yalnız ve savunmasız kılar bedeni Neden bazı kadınlar fesleğen koklayınca ağlar kırıldığın cam kalbin atışından belli Dikensiz gülün ömrü ne kadar konuşmanın ortasında düşmüşsün yalnızlığa cümlen üşümüş soluk alışından belli bir devrimin ortasında çık...

Aşk Fesleğen Kokar

Başımı döndürünce denizden yana soluğu yanağıma değer usulca Çözülür bağrımdaki kar yüreğim alabildiğine ferahlar Yakasında oyalı mendil sessizce dolaşır imge sokağında aşk fesleğen kokar eser açık denizde efil efil yelkenine rüzgar olur ayrılık söner hayat dudağında Eski bir anın ucunu yakar yalnızlık şiire sığınır bir avuç su Bir şarkıyı başından sonuna kadar bilmediği için ağaç kurusu incinir kayıplar kavşağında Resmi gizil bahçede saklı zamanın eğri imbiğinden akar aşk fesleğen kokar tadanın bulutlara karışır aklı Babür Pınar

Yalnızlık

İstenilir bir hal değildir yalnızlık Unutulmuş bekleyeni gelmeyen gemisiz limanda zamanın orta yerine demirleyen bir tozlu sandık çürür yeşil ve bir başına Çocukluğun penceresine tünemiş korku çalar kapıları gecenin bir vakti ıssız sokaklar koynuna alır onu ışığı insan caddelere götürür sesini Oyundan çıkarılmış çılgın söz yaslar sağır duvara sırtını Belli değildir kimin karar aldığı ürker karanlığı yaran bir tutam ışıktan bölünmüş uykulardan arta kalan felsefedir tanrı Güçsüz gövdesiyle yalnızlığa sürüklenir düşleri okyanusa açılan yelkenli rüzgarın soluğuyla oynaşırken bilir efendi de kendisidir teslim olan da kendisi Anımsayın nerede ilk vurulduğunuzu Kanlı bir bıçak yoktur ortalıkta bütün ipuçları saklı Küçük bir iz bırakmaz kırılganlık Belirsiz bir çatlaktan sızan su ağır ağır kaplar odanın tavanını avına sessizce yaklaşır umarsızlık Kütüğe yazılmış sözcükler ateşe atılır suya çizilir bütün çoğaltıların resmi Kentleri sardığında mülteci hüznü dona...