Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Henrik Nordbrandt etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Giderek daha uzak

Giderek daha uzak, giderek daha ıssız bir yerden Ve yalnızca düşlerde görebilirim seni. Sana yazsam, hava yakar mektuplarımı. Karşılamaya gelsem seni, atım tökezler. Yol boyunca aldığım yaralardan Başka bir şey değilim, sana ulaştığımda. Gözlerinde yansıyan, bölünen ve bozulan Kendimden son ayrılıştan başka bir şey değilim. Yolun iki yanında, gerideki dağları işaret eden, Yüzleri beyaza boyanmış iki kişi. Sen, ağızlarından akan kanın. Ve ellerindeki bıçakların farkına varmadan, Sırtın bana dönük, geçerken yanlarından, Seslensem, eritir onları gözyaşların. Henrik Nordbrandt

Okuyucunun Bana Şiiri

Duyuyorum, bir geçen var evin önünden;  biraz durup, yoluna devam ediyor.  Paylaşıyor yüzünü ayak sesleri  benim uğraşım olan gizemle.  Aşk şiiridir bütün şiirler,  ama kaç kişi durup okur onları!  Ben önünden geçtiğimde bu şiirin,  Sen onu yazmıştın bile. Henrik Nordbrandt Çeviren : Murat Alpar

Bizansa Benziyor Aşkımız

bizans'a benziyor aşkımız, son demlerini yaşıyor. düşünüyorum da, yüzlerindeki parıltı caddeleri dolduranların ya da öbek öbek toplananların köşebaşlarında ve meydanlarda fısır fısır konuşanların yüzlerindeki parıltı, bana bakıp da saçını arkaya atarken yüzünde görülen parıltıya benziyordur. düşünüyorum da, uzun uzun konuşmamışlardır, konuştukları da havadan sudan, bir şeyler söylemeye çalışıp duraksamışlardır, anlatmayı becerememişlerdir söylemek istediklerini, yeniden vazgeçerek birbirlerine bakıp yere indirmişlerdir bakışlarını. çok eski ikonlar mesela böyle parıldar yanan bir kentin alevi gibi veya yaklaşan ölümün ışıltısı gencecik ölenlerin resimlerinde, geride kalanların anılarında yaşayan. sana doğru döndüğümde yatakta, uzun yıllar önce yanmış bir kiliseye girer gibi oluyorum ikonların gözlerindeki is kalmış yalnızca, içleri onları yok eden alevle dolu Henrik Nordbrandt Çeviren : Ergin Koparan

Labirentim

bendim vebali fiyakalı sonumun... başka ne beklenirdi ah! sahteydim... kırıldım, sırça yalanımın ortasında. yüzümün yarısı maktul yarısı katil... bilemedim meramımı... kimdi, avuçlarını soluğumla ısıttığım. isterdim ki uzak durayım, ömrüm oldukça şüphe ve kemden. sonra... sonrası yok işte... gördüm, göğsümden emdirdiğim yılanın geçirdiği evrimi. iki söz arası hazla ovsaydım yaralarımı, kalmazdım böyle çarnaçar, uslanmazlığımla başbaşa. kalbim dağıtsın alnımdaki ar'ı... çıkaramadım kendimi, beynimin bu yoksul labirentinden! anımsayamadım, sahi neydi aradığım? hükmü geçse de dinmedi, içimdeki heves. Henrik Nordbrandt

YAKARIŞ

Sevmiş olduğumuz ne varsa hepsi adına yalvarıyorum sana. -İçimizde anlatılmaz bir erinç ve dağların gerisinde ne olduğunu bilmemenin verdiği bir mutlulukla- daha önce adını bile duymadığımız yabancı limanlarla uyandığımız o yaz sabahları adına. Çöller ve ilginç gömme törenlerinin yakınlığını fısıldayan bir baharat kokusuyla dolu meltemlerin estiği o yabancı limanlar adına yalvarıyorum sana. Tayfaların tam anlayamadığımız bir dilde betimlediği o batmış kentlerin gözlerimizden bir türlü akmayan altın gözyaşları olup bizi ezdiği Akdeniz geceleri adına yalvarıyorum sana. Yalvarıyorum sana, geceleri kayıklarda konuşulan o birbirine karışmış güzel diller adına. Yunanca’ da taşlarla tanrıların, Arapça’ da yıldızların adları Ve Türkçe’ deki çekim eklerinin tatlılığı adına yalvarıyorum sana. Yalvarıyorum sana, Halikarnassos’un güneyindeki sualtı mağaralarını dolduran güneş ışığı adına. Kıbrıs ile Küçük Asya arasında, doğuya doğru yol alırken, geminin iskelesine çarpıp kırılan dalgalara vurmuş i...

Güllere Harcadım Bütün Paramı

Güllere harcadım bütün paramı, yolumu yitirdim mavide. Göremezsem seni yarın, öldüm demektir; Solgun Mart göğü altında denizin açıklarında yatan bir ölü, oyma süsünden ayrılıp, onun görüntüsünü pencerelerinde bırakıp gitmiş bir hayalet gemi gibi, bir elinde bir gül, öbür eliyse açık ve öne uzanmış... Henrik Nordbrandt

Nereye gidersek gidelim

Nereye gidersek gidelim, hep geç kalırız bulmak için yola çıktığımız mutluluklara. Ve hangi kentlerde kalırsak kalalım, geri dönmede geç kaldığımız o evler, ayışığında bir gece geçiremeyeceğimiz bahçeler ve sevmede geç kaldığımız o kadınlardır hep elle tutulamayan yakınlığıyla bizi kahreden. Ve bize ne kadar tanıdık gelirse gelsin, burcu burcu kokuları çevreye sinmiş, o aradığımız çiçek bahçelerinin hep dışından geçirir bizi sokaklar. Hangi evlere dönersek dönelim geceleyin, vakit geçtir, kimse bizi tanımayacak kadar. Ve hangi nehrin aynasına bakarsak bakalım, sırtımızı dönünce ancak, görürüz kendimizi. Henrik Nordbrandt