Bu kent her şeyiyle bana yabancı Caddeler, binalar, bütün insanlar… Öyle hasretim ki ezan sesine Ararım çevremde minare, cami Lakin takılırım çan kulesine Her semtin muhteşem kilisesine Yâd el elemleri sarar içimi Uzaklarda yurdum! Burdan çok uzak Her mevsimi güneşli, masmavi göklü Camili, kubbeli, kümbetli, köşklü Ozanlı, garipli, kervansaraylı Hele insanları: Alpli, Giraylı Yok haber onlardan, baba evinden Bu yüzdendir halim, kopuk bir yaprak Her şey çok uzakta benden, çok uzak. Gözlerim daima engine dalar. İsterim ki her an, ana yurdumda Dağları dumanlı yaslı Kırım’da Duvarında mavzer ve Kur’an olan Ata ocağında, bizim konakta Bir bakır sinili sofra başında İftar beklenilsin, dua edilsin Ve sessiz sedasız yemek yenilsin, Sonra şadırvanda abdest alınıp Hep birlikte teravihe gidilsin. Uyansam her sabah ezan sesiyle Görsem Ayşeciği su testisiyle Ninemi yaşmaklı, namaz kılarken Dinlesem dedemi, Kur’an okurken Başımı huşuyla yastığa koysam Sonra toparlanıp yola koyulsam Yahut günün şavkı...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"