kırılgan bir kalbi vardır tekerlekli sandalyesi olanın kuvvetli pazıları ve amansız bir aşkı bir aklım bir kalemim gözlerim vardır benim yıkılmıştır gönül barkı kelepçeler takılmıştır ne eli var ne de kolu dönmez insanımın çarkı mürekkepler kanıdır kazır şair derisini uzun aşklar yaşayacak kanatlanacak keklikleri çoğalacak gökyüzleri sandalyede yürüyenin banim uçurtmam ki nasıl uçuracak beni gün yüzleri gün yüzleri kovarken geceleri doğan günün aydınlığı çehresinde o cevherin akıyor ya sandalyeli ırmaklara doğru öyle bulanmadan çamurlara kurtuluşa dirilişe iklimlerin iklimine varacağız diyenlere şair sunacak ruhunu sunacağım bende ah efendim ah efendim çömeleyim de önüme özgürlüğe açan çiçek açsın bizim kalbimizde deyip vardım efendime eşsizlikler güzeline başladı sonra tamirat en başından hayatın sarsılıp kalkıp yerinden durdu besmele ile yine şair dedim dedi he efsaneden bir silkiniş sarıldındı efendim kucaklaştın bin birlerle ...