Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ozan Can Türkmen etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Listana

-Nasıl anlatsam ekimin sonunu- Basit çıkarlar sövüyor sözlerimden içeri. Seni sevdiğim şehirlerde Yok satıyor şiir. Çürük sevinçli insanlarda; aşk, Kapalı gişe. Bilirsin parlayan hasetimi Ah sevgili Listana, Bilmediğim ne var İnsanlarla aranda? -Ekim çalışılmış bir ölüm, şairane bir çözüm- Böyle en güzelsin işte Tanrınla koyun koyuna. Şu güneş senin görkemli tanrın Yalanlandı asırlar önce, Hala sabahçı saçlarında ve gececi gözlerinde Mucizeler gösterdiği halde. -Umudun saklı krallığı usta sahtekarlığı- Aslında seni tanrıdan dilemek var da Vişnelere çaput bağladım inancımı, İçkilere ömür dağıttım. Antik tanrıçalarla andım adını. Sanırım yeryüzünde, Uzlaşacak tanrı kalmadı. Gerçi düşündüm de senin şu başyapıt gülüşünü Bir şair daha anlatmıştı. Zaten hep yazdı dergiler: Tanrı kendini yineliyor! Gençlere fırsat verilmeli. -Kanıtsız bir bozgunun ipucu pazarlığı- Ama o biraz beklesin, Sen de bekle güneş de geçsin. Akşamüstleri daha yakışıklıyım Uğraş...

Övgü

Gözlerin demeyelim, Bende sürülen izlerin Nadir bulunan her şey. Vapurla seyahat eden Bir kırlangıç örneğin, Deniz aşırı gelmiş çiçek. Git o insanlara kadın, Güzelliğini vur görmemiş tanımlara. Keşfettiysen sakladığım ne varsa Hadi uykulardan konuşalım. Demeyelim ama ne denir, Gözlerin nadir bulunan her şey. Tesadüfen ortaya çıkan Geç kalınmış bir mektup, Pencereler, tüller, endişen, Belli belirsiz bir ben Olmaz havada aşık olup. Yorulup durduğum solukların, Ağulu aklın, Anmaya çekindiğim adınla Dikine yürü Vebalı topraklarımda. Övülecek şey cesur kadınlığın Ben böyle çekinirken. Böyle ince çekinirken, İstemem adının sorulduğunu Gel o bensiz kıyılardan Sen kadınların İstanbul’u. Beni sevmez el lisanlarından Bul bir çiçek getir bana Uykularda uyuştuğumuz akşam Tutup Türkçe’ye çevirelim. Ozan Can Türkmen