Siz mezarlıklara sadece şehirlerde mi rastlarsınız, beton duvarlarla örülü ve servi ağaçlarıyla örtülü bir alan mıdır bildiğiniz sonsuz uykuların döşeği... Yada bir yol üzeri arabanızla seyrederken, yol kenarında bir araya didişmiş köy mezarlıkları mıdır her yolun sonunun oraya varacağını hatırlatan size... Nedir ki ölüm? Dönüşü mümkün olmayan bir yolculuk mu, kaybolacağın karanlıklar içine suskun dillerle… Nedir ki ölü? Daha çok girimleştirsin diye toprağın karasını, beyazlara sarılı rengi solmuş bir ten mi çukurlar içinde… Peki ya kaç aşk ölüdür gönüllerinizde Kaç kalp mezarlık matemindedir gizlice Rastladınız mı hiç kalbinizde ki gömülü sevdalara Zamanla örülü ve artık imkansızlıkla örtülü o aşklara İlk kimi gömdünüz ki oraya lise aşkınızı mı? yoksa çocukluk mu? Hangisi daha derine gömülüdür ki hatıranızda Şu Azrail’e kızmamalı valla emir kuludur nasılsa Bunca aşkın çıkarıp canını, gömebiliyorsak gönül mezarlığımıza Hiç aramamalı hatırlamak için ölümü mezarlıkl...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"