Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Olcay Yazıcı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Arınış

Şehir sahrasında süreğen sıcak Kanatır sabrımı keskin bir bıçak Ne bilir melâli, süfli-uygarlık Bu bir gönül işi, ince duyarlık Arşı saran çığlık, sûr'u andırır Bir damla, deryayı dalgalandırır Kurşunlanmış gibi sancılanır cân Bu bir iç kırılış, bu bir iç buhran Herşey, su üstüne yazılan yazı Hüzün ruhumuzun gizli niyazı Âteş ırmağıdır nefsin yunağı Boşalır ansızın his sağanağı Yakar düşünceni âfet bir edâ Gelir hayâline girer süveyda Ekin neden özler bunca yağmuru Gözyaşında arınış var dupduru Uyanır kalbinde buruk bir anı Dirilir/depreşir efkâr zamanı Hasret bir ceylândır, ürker ve kaçar İnsan hep gurbetten gurbete göçer Vedâ limanına gemi yanaşır Herkes tufanını içinde taşır Bağlanırız, tul-i emel güderiz Sonra bir gök-ata biner gideriz Ömür kısa, hikâyemiz uzundur Cümle âlem bu zindanda mahzundur. Olcay Yazıcı

Sûfîler Sûfîsi

Kelâm tarif edemez bu mücerret âyini Yeşil kubbe altında sonsuzluk şehrâyini Ruhumun semâsında ney şöleni bir dönüş Uyanıyor içimde Selçuklu'dan kalma düş Revaklar, soylu vavlar, çağa resmeder bizi Töremize icazet verir Şems-i Tebrizî Bir buhurdan içinde tütsülenen bileşik Merhamet dilediğim, sığındığım son-eşik Âşkın kutlu âteşi düştü cân ummanıma Ey sûfîler sûfîsi, al beni de yanına Kaynar kaynar azalır, yoklaşır, uçar suyum Bu kuyular şehrinin mustarip Yusuf'uyum! Bildim ki yalan imiş, kıyl ü kâl imiş işim Yüz sürdüm dergâhına, nazâr eyle dervişim Seninle şereflendi, bütün şark, diyar-i rum Bir çerağ yak kalbimde, aydınlansın uçurum Hayat ne kadar ölü, ölüm ne kadar diri Dönüş, ilâhî dönüş, Şeb-i arus tekbiri Kelâm tarif edemez bu mücerret âyini Yeşil kubbe altında sonsuzluk şehrâyini. Olcay Yazıcı

Şiiri Yazılamayan Şehir

Gökçe atlar üstünde fethe uçan cihangir: Bu pürfüsun şehire nasıl yazılır şiir? Bir masal diyarının gölge-ışık Kaf’ını Kalem çizebilir mi mânâ fotoğrafını? Medine-i fâzıla, kutsanmış dersaadet İstanbul sevda gibi, ölüm gibi mücerret Yakamoz şehrâyini, tılsımlı, aşkın-verâ Sözle şerh edilemez bu ilâhî manzara Sanatın bütün sırrı mazmun olsa yine zor İstanbul nûr revnakı, İstanbul bir metafor İstanbul şiiristan, bedestân pazarıdır İstanbul, mâverâya dervîşân nazarıdır İstanbul taç-neşide, ona remz olan lâle Dökülür gökyüzünden bediî bir şelâle Aşkbaz suzidîlâra, raks eder leyl ü nehar İstanbul âteşefruz, erguvanî nevbahar O bir teşbîh-i belîğ, hüsne ad olan gazel İstanbul güzelliğin hayran kaldığı güzel Efsaneler sultanı dalmış ulvî-uykuya İstanbul, lâmekânda ruhun gördüğü rüya Olcay Yazıcı