Sait'i en çok üzen şey, ne yalnızlıktı, ne de bireycilik bunalımı. Sait'in en üzüldüğü, annesinin kendisine işsiz adam gözüyle bakması korkusuydu. Zaman zaman sorardı bana: "Yahu şu kadar yazı yazıyorum, bana işsiz denebilir mi? " Sait'in cimrilikle suçlanmasının nedeni, annesine para için başvurma zorunda kalması korkusuydu . Onun bu durumu zaman zaman para konularını deşmeye kadar giderdi. Bir yazar, yazı parasıyla geçinebilmeliydi. Bir gün ikimiz Orman Birahanesi'nin önünden geçerken, Şerif Hulusi dışarı çıkarak bizi masasına çağırdı. Ne içeceğimizi sorduktan sonra: "Dergi çıkarıyorum!"dedi. "Siz de yazı vereceksiniz!" Sait'in yüzü allak bullak olmuştu. Hiç öfkelenecek bir şey yoktu ortada ama, kızmıştı işte. "Matbaa buldun mu? "dedi, gözlerini açarak. "Buldum!" "Kağıt alacak paran?" "Hepsi tamam." "Yazarlara vermek içinde para ayırdın mı?" "Ne parası yahu? Size ...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"