Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Baki Ayhan T. etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bağbozumu

yerin üzgünlükle kırışan yüzündeyiz unuttuk ihtiraslı bükülüşünü dudakların dışına düştük ırmakların: kurak ve ayaz ince çizgiler çektik kentlerle mağaralara: kalbimize iliştirdiğimiz solgun papatya, şimdi sınırsız ölümler kadar beyaz kıta alçalıyor, yükseliyor okyanus bu yepyeni bir veda düşlere, tutkulara geçiyor bağbozumu, su sızdırıyor küp parmaklar yetişmiyor güneşe uzanmaya bozuk sesler içinde birkaç zavallı ezgi kırılıyor ince çizgi, çitler devriliyor: fırtına siyah sular ıslatıyor renksiz çiçekleri anlaşıldı, zaman yok nesneleri sevmeye güneşin kalbine girmeye zaman yok buymuş yeni mevsimlerin öğreteceği Baki Ayhan T.

Derin Gürültüsüzlük

sakin olmayı öğrendim senden duru sulara bakmayı bir ermiş gibi pas tutmuş kapıların ardında kendimle buluşmayı sessiz kalmayı öğrendim senden sevinçlerde ve büyük acılarda yerine ulaşmayan bir mektup gibi kendime dönmeyi soruları cevapsız bırakmayı öğrendim senden bir budala gururuyla dolaşmayı anılarda yeri unutulmuş, hiç umulmayan bir yerde bulunmuş yanlış ağaçlarda bitmiş yapraklar gibi yabancılaşmayı zamanı hissetmemeyi öğrendim senden küçük hırçınlıklarına yenilirken insanlar sessizce girdim ve öyle çıktım içinden ateşler içindeyken susuzluğumda yangınları içerken bu derin gürültüsüzlük senden Baki Aytan T.

Aynadaki Görüntüye Tepki

bütün savaşlardan yenik çıktık ve yorgun yolculuk gibi sürdürdük ömrü: günden geceye bir sarmaşığa sarılıp kaldık sonunda: tutkun yangınına su taşıdığımız gergin üçgenler boşluğa eklenen aceleci ve tedirgin bedenler sığdırıldı iki düş arasındaki keskin nefeslere biriktikçe birikti lekeler: yenilgi ve yanılgılar ateşe sığınmanın modası geçti, su zaten eski bir tepkiydi yaşamak aynadaki görüntümüze sesler uğultulu uçurumlarda birbirini kesti hayat: çocukluktaki oyunları unutma süreci kötülük ve iyilik, aşk ve nefret, dost ve düşman hepsi aynı bu savaşta: aldatanla aldanan silinmeyecek ne kadar çabalasak da boşluktan kalbimize yakıştırdığımız bu derin sessizlik bütün savaşlardan yorgun çıkacağız ve yenik Baki Ayhan T.

Bir Aşkın Başlaması

bir aşkın başlaması: ruhla yontulması sert bir ağacın bir anahtar sessizce açar doğayı bir la sesi başlatır fırtınayı çeker bıçağını hırçın rüzgâr hızla çevirir yıpranmış sayfayı: bir aşkın başlaması ne süzülürse içine ince bir dalın serinlikler onu gezdirir yüreğinde son ışığın peşinde olan yolcular yaşamı asarlar günün ucuna kısık bir sesle başladıkları şarkı: bir aşkın başlaması kendini ıssız zamanlarda yitirip ışığın sonunu arayanlar yağmuru sevinçle karşılarlar her zaman bütün bildiği budur hayatı anlayanların yırtılmış sayfanın yerine yapıştırılması: bir aşkın başlaması unutulan her güzellik geçmişe karışmaz yeni güzelliklere eklenir bazısı bu yüzden en güzeldir en son sevilen bütün güzellikleri kendinde birleştiren ırmakları, okyanusları, bitimsiz yağmurları bir güz sabahı kapınıza getiren! böyle zamanlarda güzeldir bir şarkıyla uyanması uykunuzu titretir uzadıkça la sesi ince kadının ayakları suya değince: bir aşkın başlaması ipekler altında ...

Çiçek Sapını Kalbine Soktu

ilk gördüğümde yaprakta uyuyordu düşmekle tutunmak arası su içecekken şırıl yağmurdan beklemek kadar sonsuz dudağımın kenarına oturup beni seyretti renksiz harfler dökülüyordu renkli kâğıtlara basit gerçeklerdi inandığı büyük yalanlar üşüyüp titreyerek iğne deliğinden hindistan’a bakıyordu kaçmak ve kovmak istediği hasta bir peri vardı ağaç kovuğunda boşluğa tutunup öksüren kışın onunla geçmesini istiyordu kimse görmedi belki görmedi kimse tuhaf bir sızı uyandı azalırken kalabalık ağır ağır düşen bulutu tutunca buharlı kabarcıklar uçuştu dudaklarına kömürle çalışan trenin hızına yetişmeye çalışıyor düşünüyordu çatlayan zaman yolu: dünya tuhaf yer! batık gemilerden birine, mektup yazmıştı eski pul yapıştırmıştı tedavülden kalkmış para uzatmıştı postacıya çok eskiden çok çok hayal bulaştırırdı kaçak tütünlere kırık bozuk bir saati vardı ölmek üzere tırtıl hızında uzaktan baktım oydu onu yazmaya çalışan kalemin mürekkebi dağılıyordu çürüyen dalın sınırın...

Bir Kadını Astım

                                             “fayton” şairine bir kadını astım, sonra oturup altında ağladım döküldü solukları ipin gerginliğinden ikindiyle akşam arasındaki çizgide kaldım cezayir menekşesi taşıyan bir fayton: ayrılık bundan sonrası yükselmek sönmüş yıldızlar katına bir kadına verdim ruhumu: katledilmiş akşamda ayrılık: cezayir menekşesi taşıyan bir fayton onunki intihar karasıydı benimki cinayet kırmızısı tek tek saydım soluklarını akşamla ikindi arasında: aşkın nedensiz bir cinayete eklenen sızısı kandırdım kendimi, nasıl mı? yalnızlık ettim yaptım bir hata: yalnızlığımı çıplaklıkla giydirdim aşk zehirdir, dedim: cezayir menekşesinin kanında bir ağıt söyledim kadına, ölüme ve tekbaşınalığa ipi, ağacı, kadını ve akşamı kendim seçtim bir kadını astım, sonra oturup ağladım altında Baki Ayhan T.

Hayatta Ben En Çok Kendimi Sevdim

"Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim" şairi C. Yücel'e, "Hayatta Ben En Çok Annemi Sevdim" şairi A. Budak'a ve kendime Hayatta ben en çok kendimi sevdim: Karanlık suların, sivri yapıların dibinde Çırpınıp durdu kırmızı bir yaratık Boğuldu ve kurtuldu kendi kirinde Yağmaktan bıkmış bir yağmur gibi dindim Hayatta ben en çok kendimi sevdim: Dağılmış cambazhane, dikenli tel Güneşli bir günün derin uykusu Derinleşen uykusu otuz iki yılın, Güneyden batıya öksüren tren, Rüzgâra sayfa açan sözcük delisi Ansızın kapanan kapı: kendiliğinden Hayatta ben en çok kendimi sevdim: Yalan söyledim çocuklara ve kadınlara En çok da bahçekatlarında Başlayan öykülere sesimi verdim Bir gemi yanaşırken bir başkasına Korsan kılıçları gibi keskin ve acımasız Kimse sızamadı acıma: kusursuz yalnız Hayatta ben en çok kendimi sevdim: Tek kişilik bir vagondum yük trenine eklenen Sonunda beklenen oldu bir tünelden geçerken Ray değiştirdi güneyden batıya öksüren t...

İlk Unutkanlık

birşey unuttunuz geçmişe gittiğiniz misafirlikte: kırdığınız ilk yürekten söz etmeyecektiniz hani acemi gençkızlar gibi! bırakacaktınız cam parçalarını yerli yerinde bunu unuttunuz! birşey unuttunuz geçmişe gittiğiniz trende: tanıdığınız ilk istasyonda inmeyecektiniz hani acemi serüvenciler gibi! yırtacaksınız dönüş biletini indiğinizde bunu unuttunuz! birşey unuttunuz geçmişe gönderdiğiniz şiirde: bulduğunuz ilk imgeye sarılmayacaktınız hani acemi şairler gibi! bırakacaktınız sözcükleri incindiğinizde bunu unuttunuz! Baki Ayhan T.