Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ece AYHAN etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Galata Kantosu

                           Üner Birkan’a Benim hiç Çin’de bir ablam olmadı Hiç çiçekçi dükkânım İvan Milinski Üç Galata gecesi Ceneviz kerhânesinde Boyalı kunduralarıma büyük erkekliğime baktı kaldı Dişleri kâmilen altın dövülmüş bir kadının yüzü Peki bu Güzel Avratotu da kim yahu? Oldum olası ayakta bira içiyor Galiba yine yüz kişi ütülemiş kayıkta kızcağızı Biliyorsun işte bira içerken vergi vermek gücüme gidiyor arkadaş Hem ne demeye o Güllü Agop ukalâsı otobüs paramı çekecekmiş Eve gitmek istemiyorum pazarlık ederiz hamamda yatarız Ulan git şimdi milli gelirden söz açma bana defol bas git yıkıl Mübeccel Mübeccel ben ben olayım da seni hiç anlamayayım ha N’olur uzat bacaklarını Galata’dan denizlere uzat uzat da Zırlamadan anlat on ikisi de deli olan kardeşlerini Mübeccel Anlat kimlerin yüreğinde Kız Kulesi gibi grev çivileri var Kimler boş sarnıçlara iğilmiş ha bağırır ha bağırır Sen kahırlanma bana gözlerim Çin’de...

Bakışsız Bir Kedi Kara

Gelir dalgın bir cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım. Sayıklar bir dilde bilmediğim. Göğsünde ağır bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında. İşler gergef. İnsancıl okullardan kovgun.  Geçer sokaktan bakışsız bir Kedi Kara.  Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk.  Kanatları sığmamış.  Bağırır Eskici Dede. Bir korsan gemisi! girmiş körfeze. Ece Ayhan

Açık Atlas

Hayattan ders veriyor diye öğretmenleri kızdıran Tuzu bir bulmuş çocukları saklamadan güldüren dünyaya Su kaçırmaz bir eşeğin sesine açıktır penceresi Bir sınıfın, batı son dersinde, kuşluk vakti Meşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte Koparılmış kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır? En arka sırada çift dikişliler, sınavda en öne İntihara ve denizde nasıl boğulmaya çalışırlar Yalnız Orta Doğu’da el altında satılan bir atlas Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamaz Bakıldı ki kum saati, ters çevrilmiş, çıt, usul isa asi olmuş İkinci karnede babası yarısını silahıyla dışarda bırakıp Öyle öğretildiği için saygılı, sınıfa giren parmak çocuğun Boş yerine, girilmeyen bir dersin denizi, gelip oturmuş Açık kalmış atlası, deniz taşmıştır, darılmasın Fırat ama Hayatın orta öğretmeni sustu, dondu gülmeleri çocukların Bir cenaze töreninde daha ölümü karşılamaya götürü...

Yort Savul

1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını! En geniş zamanlı bir şiir yazacağız 2. Harbi karşılık verecek ama herkes Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya: 3. Bir, Yeryüzünde nasıl dağılmıştır Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar? 4. İki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden? 5. Üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz? 6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk 7. Çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali! Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız 8. Kurşunkalemle de olabilir Yort Savul! Ece Ayhan

Kurtulamayan

sen kader ağacı değilsin - nedeni bu tutkularına bırak kendini bir soluk var yaşıyor uzak uzak bu daha ölmemişsin demektir önce bitir bu şarkıyı bir bardak doldur mavi –hiçbiri açmıyor mu seni- ve git bu gelmediğin yere kurtulamayan–nedeni bu Ece Ayhan

Zambaklı Padişah

Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam Sana uzun heceli bir kent vereceğim Girilince kapıları yitecek ve boş! Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam! I Ey imece ile başsız gömülecek derviş Sen kendin o zamandan değilsin Ya bu hikayeyi nereden bilirsin? Ey ustalıkla taşaronluğu birbirine karıştıran ve Yaşayan okur! Sen yabancı değilsin bense bir fakir derviş. II Ve bir derviş … atını saldı salar. III Karartma benizli bir sözcük kırıntısından bile. Kesekağıdı yapıyor, yapabiliyor. IV Hava gırçımadır İki çocuk da bir gömlek içinde Valde külhandadır Hafız! Sence çocuklar Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi! V “Sizde ölüm var mıdır?” VI Yedi kez görünmeyen denizin üzerinde, iki açık deniz evliyası Tabuttaş’tan Üsküdar Sultanlığı’na bir konsol aynası taşır. VII Eski bir göç yolu, izlenmektedir. VIII Devlet ve şairleri, iki kaşık gibi içiçe uyurlarken Geldiği kapkara denize Karpiç’den gönderilmiş bir gemi. IX Duyduk ki, bir daha Kuş g...

Karşındakinin adam olup olmadığını, aşıkken değil ayrılırken anlarsın.

Kim ne derse desin, tek bir gerçeği vardır aşkın; Karşındakinin adam olup olmadığını, aşıkken değil ayrılırken anlarsın. Öyle insanlarla birlikte olacaksın ki; Onlar için "iyi mi ?" diye sormadan "iyi ki" var diyebilesin. Başın sıkıştığında değil; Sevdiğini anlayıp, mutlu olmayı istediğinde gel ki; Ömrümü uğruna harcayayım. Birazcık tuz etkisi yaratmalı insan birinin hayatında. Hani yaraya basıp acı vereninden değil, yemeğe katılıp tat vereninden... Yeter be ! Kimsenin kollαrındα ölmek istemiyorum artık, αnnemin αyαklαrının dibine gömün beni, o yeter. Hiç bir αşk bittiği gün bitmez aslındα. Giden için çok olmuştur biteli; ama kalan için belli değildir ne zαmαn biteceği! Ey Yalnızlık ! Herkesin koynuna girip çıkarsın da, Bir tek benimle mi düzenli bir ilişkin var. Merakımdan soruyorum...! Elele tutuşan bir çift gördüğünüzde siz de benim gibi üşüyor musunuz? Ne olurdu yani, Bir sene de insanlık moda olsa.. Elimden gelen bir şey yoktu, kalb...

Mor Külhani

1.Şiirimiz karadır abiler Kendi kendine çalan bir davul zurna Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan Taşınır mal helalarında kara kamunun Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler 2.Şiirimiz her işi yapar abiler Valde Atik'te Eski Şair Çıkmazı'nda oturur Saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür Kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta Saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir Dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler 3.Şiirimiz gül kurutur abiler Dönüşmeye başlamış Beşiktaşlı kuşçu bir babanın Taşınmaz kum taşır mavnalarla Karabiga'ya kaçan Gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu Suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir Oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler 4.Şiirimiz erkek emzirir abiler İlerde kim bilir göz okullarına gitmek ister Yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun Kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla Tabanları...

Meçhul Öğrenci Anıtı

Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında Bir teneffüs daha yaşasaydı Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür Devlet dersinde öldürülmüştür Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu: -Maveraünnehir nereye dökülür? En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı: -Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir. Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır: Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır: Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri: Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek. Ece Ayhan

Üç Gencin Kalbi

Bir gemici tanırım Kalbini bir limanda bırakmış Ya kaybolursa? Ağlar çocukluğundaki gibi Kalbini almaya gidecek hâlâ Bir oğlan tanırım Derin yeşil gözlü Gönlü güney denizlerinin dibi Kalbi ise yerinde Birine vermeye gidecek Bir gemi arar durur Bulutlardan. Bir şair tanırım Onunki içler acısı Kalbini asla vermemiş Çalmışlar Kalbi eski bir efsanede saklı. Ece Ayhan