Boşuna, bu gözyaşları. Boşuna, bu doymak bilmeyen ateşli tutku. Güneş batmak üzere. Orman karanlık, gökyüzü aydınlık. Gündüzün yerini alıyor akşam, yavaş adımlar ve kederli gözlerle. Ayrılmakta olan güne ağıt yakıyor çok hafif bir esinti. Elleri ellerimde, istekle gözlerinin içine bakıp onu arıyorum, nerede olduğunu merak ediyorum, nerede bulacağımı, içinde gizli olan ruhu. Karanlık gökyüzünde, yalnız yıldızlarda titreyen göklerin o sonsuz ve aydınlık gizemi gibi, ruhunun ışıldayan gizemi, titriyor, gözlerinin koyu karanlığında. Ben de onlara bakıyorum dikkatle, tüm aklım ve yüreğimle, tutkunun mantıksız denizine dalıyorum. Öğrenmeye çalışıyorum, onu nerede bulabileceğimi: gözlerinin içinde, gülümseyişinde, tatlı tatlı akan sözlerinde, ya da yüzündeki dinginliğin gerisinde. Yazık, gözyaşlarım, yazık, yükseklerdeki umutlarım,- o neşeli gizem benim için değil. Ne kadar atılgan bir tutku, ona bütünüyle sahip olmak. elimdekilerle mutlu olmalıyım: ...