Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Rabindranath Tagore etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Unut Gece Bitince

Hadi son türkünü de söyle Söyle son türkünü de gidelim "Gece bitti" de - unut her şeyi unut bunu da gece bitince. Ben kimi sarmak isterim öyle kollarımla Hangi düşler onlar Tutsak edilmeyen hangi? İşte o onmaz tutkuda ellerim Yüreğime boşluğunu bastırıyor Çürük çarık göğsüm bağrım Sensiz. Rabindranath Tagore

Artık Gidiyorum

Artık gidiyorum, Beni uğurlayan kardeşlerim, Hepinize eğilerek ayrılıyorum. Yalnız sizin son ve nazik sözlerinizi bekliyorum, Uzun zaman komşuluk ettik ama verebildiğimden çok aldım. Şimdi gün ağardı, karanlık köşemi aydınlatan lamba söndü, Bir davet geldi ve ben yol için hazırım. Bu ayrılık gününde bana bol şans dileyin arkadaşlarım, Beraberimde ne götüreceğimi sormayın. Seyahatime boş eller ve ümid eden bir kalple çıkıyorum… Rabindranath Tagore Çeviri: Bülent Ecevit

Tam Öğle Vaktiydi Gittin

Tam öğle vaktiydi gittin Güneş ortalığı yakıp kavuruyordu Balkonda bir başımaydım gittin Ilık rüzgârlar esti ardından Güvercinler uçuştu gökyüzüne Baktım. Bir arı odamda oraya buraya uçtu Köy öğle sıcağıyla uyuyordu baktım Adını yazdım gökyüzünün maviliğine Saçlarımı örmeyi unutmuştum Irmak usulcana aktı gölgeli kıyıdan Tembel beyaz bulutlar bana mısın demedi Saçlarımı örmeyi unutmuştum Tam öğle vaktiydi gittin Köy öğle sıcağıyla uyuyordu Soluk soluğaydı tarlalar Güvercinler gökyüzüne uçmuşlardı Balkondaydım. Yalnızdım. Bir başımaydım Tam öğle vaktiydi gittin... Rabindranath Tagore

Alışma bana, ne yapacağım belli olmaz

Alışma bana, ne yapacağım belli olmaz..! Bugün varım yarın birden yok olurum. Dokunma bana, kapanmamış yaralarla doluyum. Canımı acıtma, bir yarada sen açma..! Sevme beni yoğun duygularımda kaybolursun tutuşursun. İsteme beni, yasaklarla boğuşursun, engellerle doluyum. Çözmeye çalışma sakın, seninle karışır iyice kördüğüm olurum.. Anlama beni, ben kendimi bilirim, ben böyle mutluyum.. Aşkı yaşatmamı isteme asla, ben aşka yıllardır inanmıyorum.. Güveniyorsan kendine, inandır aşkın varlığına.. Sonucunda öyle bir aşk yaşatırım ki..! Vazgeçemezsin tutkun olurum. Yıkabilirsen duvarlarımı, sakın bırakma beni. Tüm tutkularım ve gücümün arkasında; Hala minik bir çocuğum. Büyütemezsen ; Kaybolurum...! Rabindranath Tagore

Aşka Çağrı

İnanma sakın doğruluğuna Aşk ne biter Ne tükenir.. ** Ey Aşkım! Güldün mü gülüşünde Yaşama pınarının Türküsü çağlar ** Ey güzellik Aşkta gör kendini Aynanın övgüsünü bırak ! ** Seni evime gel demiyorum, Benim uçsuz bucaksız yalnızlığıma gel. *** Boşuna gözyaşların Gün ırak olsun bizden Sen yıldızları kaçırma *** Aç kapını aç- bırak yakamı gideyim Geri ver beni- her şey senin olsun Senin olsun - özgür kıl yüreğimi.. *** Kadehini yap beni Senin için dolayım.. *** Yol kıyısında biten ot Yıldızları sev Çiçekli düşler görürsün! *** Yüreğimde karanlığın şavkını yak Gece aşkını söylesin.. *** Aşkının fenerini tuttuğunda yüreğime Vuran şavkı var ya O şavk senindir Gölgesi benim. *** Ey aşk Acının lambası elinde Ansızın geliverirsin Bir baktım mı yüzüne Anlarım- mutlulluk Asıl sensin. *** İyilikse muradın Kapıya vur. Aşksa Zaten açık! *** Yüreğimdeki acı duruluyor Issız ağaçlar üstüne çöken Akşamları...

Nasıl kavuşursa

Nasıl kavuşursa martılar denizle Öyle kavuşur buluşuruz biz de. Derken uçup giden martılar Nasıl dalgalarla uzaklaşırsa deniz Biz de öyle ayrılırız.. Rabindranath Tagore

seni yalnız seni

seni - yalnız seni der yüreğim yalnız seni - yalnız seni - yalnız seni günümde gecemde nice tutkularım seni der - yalnız seni - yalnız seni bir ışık dileği şavklanır karanlıklarda derininden derininden seslenir bilincin yalnız seni der - yalnız seni - yalnız seni nasıl çarparsa vargücüyle karayel durgunluğa suskunluğu -son- diye öyle çarpar aşkına başkaldırışım öyle çarpar - öyle ses verir acılı : yalnız seni der - yalnız seni - yalnız seni - yalnız... Rabindranath Tagore Çeviri: Tarık Dursun K.

Beni bağışla, seni seviyorum

Beni bağışla Aşkım - aşkımı hoşgör artık Beni hoşgör - beni bağışla - Seni seviyorum. Yolsuz yordamsız bir kuş gibi öksendeyim Yüreğim tir tir - örtüsünden kurtulmuş Şimdi yoksul - şimdi çırılçıplak - şimdi soyunuk Acını esirgeme benden - Ko sarınsın yüreğim Ko giyinsin - ko kuşansın - ko örtünsün - Sonra beni bağışla Aşkım - beni hoş gör - Seni seviyorum. Eğer bir lokmacık bile sevemezsen beni- Hiç mi hiç sevemezsen eğer Acımı bağışla - beni hoşgör - Seni seviyorum. Bana öyle eğri bakma - ırak durma ellerden De - kuytuma çekilirim - De karanlığa kavuşurum Sımsıkı tutarım ellerimle utancımı Sarıp sarmalarım - dürüp bükerim O an yüzün eğ benden Aşkım - kaçır benden Beni hoşgör - beni bağışla - Seni seviyorum Gün gelir - hayalin erişir karanlık yiter Meyil verirsin bana - gün gelir Şimdi çaresizim - yalnızım - kolum kanadım kırık Beni bağışla Aşkım - beni hoşgör - Seni seviyorum Seni seviyorum - Yüreğim mutluluk selinde Kapıp koyveriyor kendini gurbetlere varıy...

Beni Bu Yeryüzünde

Beni hep severler bu yeryüzünde Severler, tutarlar elimden beni korurlar. Sen başkasın aşkım, Sen onlar değilsin Sen büyüksün, yücelten büyüten aşkındır Sensin beni özgür tutan onlar değil. 'Ya unutursa...' derler, 'Ya unutursa bizi' 'Bir unutursa bizi...'derler, yakamdan düşmezler Bunu yapmazlar bir türlü, beni bırakmazlar. An geçer bir dolu, gün geçer ay geçer Geçen geçer ardı sıra, bir sen geçmezsin Adın yok dudaklarımda, seni çağırmıyorum Seni yüreğimden söküp atıyorum usulca. Bir bakıyorum aşkın bekliyor eşikte Aşkın elpençe divan durmuş Bir bakıyorum aşkımı bekliyor Tagore

Son İlkbahar

Gün sona ermeden önce Benim bu arzumu yerine getirmelisin Yalnız bir defa için, Bahar çiçeklerini Beraberce toplamağa gidelim. Senin bahçene İlkbahar ayları Tekrar tekrar gelecekler. Yalnız seninle eğlenmek için Dua ediyorum. Günlerim!... Boşuna geçip gittiler Onları ihmal ettim. Ansızın bugün İkindi aydınlığında Gözlerimin Seninkilerle buluştukları anda Daha fazla zamanın Olmadığını anladım. Bunun içindir ki Bir hasis gibi Belki de, En son baharımın günlerini Büyük bir sabırsızlıkla Saymaktayım. Ey sevgili!... Korkma! Senin çiçekli bahçelerinde Uzun zaman duracak değilim Ve Ne bugünün sonunda Ne de veda anında Ardıma dönüp bakacağım. Onlarda gözyaşı görmeği bekliyecek Gözlerimi seninkilere çevirip Bakmıyacağım Gül sevdiceğim!... Tatlı kahkahalarla gül.... Ve sonra Sincabın ardından Onu korkutmak için koş. Kulaklarına Unutulmuş hatıraları Fısıldamayacağım Ve seni Acele yolunda Durdurmayacağım. Rabindranath Tagore

Boşuna Tutku

Boşuna, bu gözyaşları. Boşuna, bu doymak bilmeyen ateşli tutku. Güneş batmak üzere. Orman karanlık, gökyüzü aydınlık. Gündüzün yerini alıyor akşam, yavaş adımlar ve kederli gözlerle. Ayrılmakta olan güne ağıt yakıyor çok hafif bir esinti. Elleri ellerimde, istekle gözlerinin içine bakıp onu arıyorum, nerede olduğunu merak ediyorum, nerede bulacağımı, içinde gizli olan ruhu. Karanlık gökyüzünde, yalnız yıldızlarda titreyen göklerin o sonsuz ve aydınlık gizemi gibi, ruhunun ışıldayan gizemi, titriyor, gözlerinin koyu karanlığında. Ben de onlara bakıyorum dikkatle, tüm aklım ve yüreğimle, tutkunun mantıksız denizine dalıyorum. Öğrenmeye çalışıyorum, onu nerede bulabileceğimi: gözlerinin içinde, gülümseyişinde, tatlı tatlı akan sözlerinde, ya da yüzündeki dinginliğin gerisinde. Yazık, gözyaşlarım, yazık, yükseklerdeki umutlarım,- o neşeli gizem benim için değil. Ne kadar atılgan bir tutku, ona bütünüyle sahip olmak. elimdekilerle mutlu olmalıyım: ...

Kıyıda

Sonsuz dünyaların kıyısında buluşur çocuklar. Uçsuz gök hiç çırpınmaz başlarının üstünde, tedirgin su gürültüyle çarpar. Sonsuz dünyaların kıyısında çığlıklarla, oyunlarla buluşur çocuklar. Kumdan kurarlar evlerini, boş kabuklarla oynarlar. Kayıklarını kurumuş yapraklardan örüp geniş mavilikte yüzdürürler gülümseyerek. Oyunlarını, dünyaların kıyısında oynar çocuklar. Yüzmeyi bilmezler, ağ atmayı da. İnci çıkarmaya dalar inci avcıları, tüccarlar gemilerinde gider -çakılları toplayıp dağıtırken çocuklar. Aramazlar gizli hazineleri, ağ atmayı bilmezler. Kahkahalarla kabarır deniz, kıyının gülümseyişi solgunca parıldar. Ölüme karşı koyan dalgalar, çocuklara anlamsız türküler söyler, bebeğinin beşiğini sallayan anne nasıl söylerse. Deniz, çocuklarla oynar, kıyının gülümseyişi solgunca parıldar. Sonsuz dünyaların kıyısında buluşur çocuklar. Rüzgâr, yolu olmayan gökyüzünde gezinir, gemiler batar izi bulunmayan sularda. Sonsuz dünyaların kıyısında, o büyük buluşmaya koşar...

Olduğun gibi gel!

Olduğun gibi gel! ..Daha da güzelleşmek için uğraşma! Saçının örgüleri çözülmüşse Ayrımı düzgün değilse Korsenin kurdeleleri iyice bağlanmamışsa, aldırma! Olduğun gibi gel!..Daha da güzelleşmek için uğraşma! Çimenlerin üzerinden koşar adımlarla gel! Dudağının boyası çiğ taneleriyle silinmişse Ayaklarında halhalların gevşemişse Kolyenin incileri koparak yere düştüyse,aldırma! Çimenlerin üzerinden koşar adımlarla gel! Gökyüzünü kara bulutlar kapladı, görmüyor musun? Irmağın karşı kıyısından turnalar havalandı ve anında,rüzgar gibi,arka arkaya Geniş fundalıklar üzerinden geçip gidiyorlar Ürkmüş koyun sürüleri ağıllarına koşuyor Gökyüzünü kara bulutlar kaplıyor, görmüyor musun? Aynanın önündeki feneri yakma boşuna Alev yine titreyecek ve rüzgar onu yine söndürecek Gözlerin sürmesiz olsun, ne farkeder? Gözlerin gökyüzündeki bulutlardan daha siyah, bilmiyor musun? Aynanın önündeki feneri yakma boşuna. Olduğun gibi gel! ..Daha da güzelleşmek için uğraşma! Çiçeklerde...

Hayatım Sana Olan Aşkımdan Başka Bir Şey Değil

Gözlerin sorguluyor beni Hüzünlü ve sessiz Düşüncelerime sızmaya çalışarak, Tıpkı ayın okyanusun derinliklerini görmek istemesi gibi... Hiç bir şey saklamadan..hayatımı..apaaçık önüne serdim Bu yüzden çözemiyorsun beni. Eğer...hayatım Sıradan,renkli bir taş olsaydı Onu yüz parçaya bölebilir ve Boynunda taşıman için sana bir kolya yapabilirdim ondan Eğer... o Yuvarlak,kokulu,sıradan,küçük bir çiçek olsaydı Onu...hemen Sapından koparabilir ve Saçlarına iliştirebilirdim. Sen...hüküm sürdüğün krallığın sınırlarından habersizsin. Eğer...hayatım Yalnızca bir zevk anı olsaydı Huzurlu bir gülümseyişte belirebilir ve Sen ...onu...anında çözebilirdin. Eğer...o Yalnızca bir keder yumağı olsaydı Berrak gözyaşlarıyla sırrını sessizce açığa vurabilirdi. Ama... Benim hayatım...sana olan aşkımdan başka bir şey değil Ey benim en sevdiğim! Zevkim ve cezam sınırsız Yoksulluğum ve zenginliğim sonsuz... Kalbim...Kendi hayatın gibi Hemen yanıbaşında duruyor Ama...Sen.....

Yağmurcuk ile Yasemin

Yağan yağmurcuktu Varıp kulağına dedi yaseminin : "N'olursun hep yüreğinde tut beni!..." "Ama ben..." dedi yasemin İç çekti yavaştan, ağırdan Sonra toprağa düştü. Rabindranath Tagore

Aşka Çağrı

Beni bırakıyorsun kendi yoluna gidiyorsun Ardından yas tutuyorum, kara yazı yazıyorum Bir türkü gibi gelip yüreğime yerleşiyorsun Ardın sıra yıllar geçiyor, dört nala baharlar El değmedik çiçekler yavaştan bir bir soluyorlar Bir yerlerden çıkıp çıkıp yağmur geceleri geliyor Altın sarısı yaprakların ucundan güz Ölümsüz nisan ayları yeryüzünü öpüyor. Durmaya vaktimiz yok. Hepinizi çağırıyorum Ancak bugün varız bunu bilesiniz Yüreklerimiz yarılmadan, burkulmamışken daha Hepinize gelin diyorum. Hepinizi çağırıyorum. Rabindranath Tagore

ne çıkar ateşböceği sansalar bizi

düşünüyorum da,   sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek.   yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,   naif yönlerimizin keşfedilmesi,   cesaretsizliğimizin anlaşılması,   korkularımızın paylaşılması   sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.   kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.   ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında.   hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden. deniz minareleri, midyeler.   kirpiler ve kaplumbağalar gibi.   sahi koruyor mu bizi çatlamamış sert kabuk?   kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?   yoksa zarar mi veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize?   hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi?   duygularımızı bastırıyor, el ele tutuşmamızı engelliyor mu?   eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak.   ne çıkar ateşböceği sansalar beni.?   belki en hoyrat yür...

Ben Yokum

Eğer türkümü kesmemi diliyorsan Yüreğin kanatlanıyorsa eğer Yüzüne bir daha bakmam Bir yana çekilir yolumu değiştiririm Senin olsun bunca geçtiğin yollar Bir başına mutlu kal bahçende Çiçeklerini ayıkla, örgünü ör Ben yokum Eğer sularını köpürtüp delirtiyorsa kayığım Ben yokum kayığım yok... R.Tagore