Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Zareh Yaldızcıyan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bitmemiş Bir Şiir ve Hrant ve Zahrad

ikna ettiler güvercinleri. Kimse dediler, ateş açmaz üzerlerine. inandı Hrant. Gerçi ürkekçe, inandı bir güvercin olduğuna. Gel gör ki, ateş açtılar işte! Öngörmüştü, birkaç yıl önce söylemişti bana: - Ayakta olacak ölümüm, dimdik, Değil yatarak yatakta ••. Yatıversin ışıklar içinde şimdi. Bize sorarsanız, o hep muzaffer kalacak Lekesiz bir heykel gibi. * Bitmemiş Bir Şiir ve Hrant ve Zahrad Yukarıdaki satırlar, Hrant'ın aramızdan kopartılışının hemen ardından, Zahrad tarafından Hrant için yazılan "şiir"in Türkçe çevirisi... "Şi ir" diyorsam, besbelli bitmemiş bir şiirden, tamamlanamamış bir yazınsal metinden söz ediyorum. "Şiir", çatılamamışlığı ve düzyazı görünümüyle, şairine özgü dilsel ve yapısal özniteliklere muhtaç duruyor. [Sağlığında yayımlanmış kitaplarında] Başlıksız tek bir şiiri bulunmayan Zahrad'ın, şiirde tire dışında noktalama işaretlerini tercih etmediği de düşünülürse, söz konusu "şiir"in bir taslak me...

ŞAiR

Deli dolu şeyler yazmıştı bir hayli Bugün şöyle aklı başında bir şey                     yazayım - dedi Gel gör ki - yarı yolda                     bıraktı kalemini Başladı seğirtmeye                     serçelerin ardından Zareh Yaldızcıyan

AŞK YAMA TUTMAZ

Aşk yama tutmaz - belli değildi kime söylediği gözleri bakıyor mu bakmıyor mu belli değildi Aşk yama tutmaz - Şarap kadehine döktü içini - Aşk yama tutmaz - Tere alkole kesmişti her yan sirke tadındaydı şarap diye içtiği - Kara yazgısına karşı savaştığında herkes O saatte bir yabancı girdi kapıdan - Terziyim - dedi ve sustu Yama yapar mısın? diye sordu biri Aşk yama tutar mı? diye sordu bir başkası Kadın kadehine baktı - boştu - Ayağa kalktı - baktı içerdekilere sanki bir söyleyeceği vardı da - söylemek istemedi - döndü sırtını ve sözlerini dışarıdaki sise gömdü - Aşk yama tutmaz - Zareh Yaldızcıyan

Tireleme

Satır sona erdiğinde Anlaşıldı ki sığmayacak                          sözcük -          ikiye ayırdılar ortasından ve zavallı sözcüğün yarısı          üst satırda kaldı          öteki yarısı altta - Şimdi tam oraya geldiğinizde hızlıca - bir çırpıda okuyun           ki sezmesin sözcük sonsuza dek bölündüğünü           - ayrı düştüğünü           kendi yarısından - ağlamasın kara bahtına Zahrad Ermeniceden Çeviren: Ohannes Şaşkal Ferah Tut Yüreğini / Aras Yayıncılık

Sözcükler Sözcükler

Sözcükler sözcükler - benim askerlerim sizsiniz - Ben sizi bir bir bağrıma basarım ve tümen tümen Ellerimle dizerim - Ve her şeyin yoluna girdiğini gördüğümde - Nasıl hiçbir ordu - hiçbir asker yanlış adım yürümez - Sizi savaş alanına sürerim - Benim çatalyürek askerlerim sizsiniz - Benim adımla inersiniz siz - ölüm soluyan alana savaşmaya - Şair bayrağım yüce Işıltıyla dalgalanır sizin güçlü ellerinizde - Savaşırsınız - kale ve burç ele geçirirsiniz utkuyla - Sözcükler sözcükler - benim gözüpek askerlerim - Ben sözcüklerin çılgın komutanı - siz olmadan yokum ben Zahrad Çeviri: Ohannes Şaşkal

Mutlu Şair

Mutlu şairim Hangi kapıyı ya da kimin kapısını çalsam Açık-kucak kabul ederler beni Gülüşlerin en güzeli ışıldar yüzlerinde Mutluluk budur derim kendime Hangi kapıyı ya da kimin kapısını çalsam Ardına dek açılır Konuksever bir şarkı sarar gönlümü bal tatlısı Her bir kapı içtenlikle açılır En sıcak selamlarla tutuşur kalbimin ateşi Ve unuturum neden geldiğimi neden bu kapıyı çaldığımı Mutluluk budur derim kanmış Ben bir mutlu şairim Ve bu gece toplandığınızda siz masanın çevresine yemeğe Gündelik dertlerinizden sıyrılmış Dilimlediğinizde taze ekmeği Bir tabak da benim için koyun bir köşesine masanın Bakarsınız gelir kapınızı çalarım Zahrad Çeviren: Ohannes Şaşkal

Şairlik alınyazısıdır, kaçamazsın.

-Neden şiir? Tembel işi olduğu için. Çünkü yazarsın beş satır, on satır, en fazla onbeş satır. Temize çekersin, bir daha temize çekersin, bir daha temize çekersin, son şeklini alıncaya kadar. Yaz-boz tahtası gibi üzerinde uğraşırsın, son şeklini aldığı zaman "oh" dersin. Düz yazı yazsan beş-on kere temize çekilir mi onbeş sayfa, çekilmez! Sonra esin derler, esin geliş şekli şiir halinde oluyor. Düzyazı olarak yazsam o şiirdeki güzellik olmuyor. Zaten, yazdığım şeyin kendimce beğenilmesi, en önemlisi budur. Yoksa atarım çöpe. Bir de şunu söyleyebilirim. İnsanın başına türlü türlü şanssızlıklar gelebilir, etki altında kalır. Bu etkiden kurtulmanın çaresi şair için ne olabilir? Oturur bir şiir yazarsın, şiir biter, bakarsın hafiflemişsin. Ondan sonra oh,r ahat uyursun. Sabah uyanırsın o yazdığın şiiri büyük bir merakla okursun, bir de bakarsın ki şiire benzemiyor, kaldırır atarsın. Önemli olan onu yazmaktır. Deşarj olursun. Bu da şiirin tedavi işlevidir. -Neden mahlas? Ben...

Meyvesiz Erik Ağacı

Baharda meyve vermedi erik ağacı         Utandı - Buruk baktı yapraklarına         Çıplak dallarına         Ve ağladı Ve mahallenin veletleri -meyve hırsızı-  Hiç taş atmadılar Küçümseyerek baktılar ağaca        Ve gittiler Öylesine yüzüstü ve öylesine yapayalnız        Erik Ağacı Artlarından onlara özlemle baktı       Ve ağladı Ve mahallenin bayları bayanları       Ayrımsamadılar       Zavallı erik ağacını Ki öylesine yararsız – öylesine suçlu       Ağladı Yalnız kara bir kedi -gölge dostu Güneş gibi sarı gözleriyle Uzun uzun süzdü erik ağacını       Ve yer yurt edindi Dört enik getirdi gölgesine ağacın       Şimdi erik ağacı Hazla uzatır serin şemsiyesini Yavrucuklar azılı güneşinden yazın       Kavrulmasınlar diye Zareh Yaldızcıyan Çeviren Ohannes ...

Bir Adamın Aklı

Ağaca bakar - görmez ağacı - kendini görür  Yola bakar - görmez yolu - kendini görür  Yukarı bakar - yıldızlar var gökyüzünde -  Görmez - kendini görür  Ve aynaya bakar - görmez kendini -  -Selâm verir Zareh Yaldızcıyan Çeviri: Ohannes Şaşkal

Yeniyıl Armağanı

Yarı gecede ışığını söndürme sakın Hiç değilse perdeye düşen gölgeni izleyeyim özlemle  Ve yaz güneşlerinden kopardığım ışıl ışıl hediyeni  Bırakıp eşiğine uzaklaşayım Yarı gecede düşlerimin ışığını söndürme sakın Zareh Yaldızcıyan Çeviri: Ohannes Şaşkal

Yapracığı Gören Balık

Minnacık bir balık bir yaprak gördü Körpe - yeşil - ve yemiş bahar güneşini                -yaprak değildi                Bahardı gördüğü- Ve o düşle fırladı denizden                                Ve düştü kaldı Balık ki yaprağı görüp sarhoşladı                                               O ben'im işte Erik ağacından düşen yapracık Damarlarında hâlâ özsuyun hazzı                ...

Velet

Mahallenin velediyim - zillerinizi çalarım ve siz açıncaya dek kapıyı pırr.. ben kirişi kırarım - bakarsınız - kimse yok Mahallenin velediyim - bilirim öyle tak eder ki canınıza öyle fitili almış - basarsınız ki kalayı bir pirelenmeyegörün benden hiç dinlemez - bozarsınız façamı Mahallenin velediyim - yine de çaldığımda kapınızı görürüm ki - iyiye yorarsınız hep - umutlarla coşkularla hummalı kim bu diye bir hoş koşarsınız kapıya o umut ve o düş anı olası mutluluk anı o kısacık ki bir an olsun renge boğar ışıtır tekdüze yaşantınızı - mahallenin velediyim - bana borçlusunuz siz o hazzı Zareh Yaldızcıyan Çeviri: Ohannes ŞAŞKAL

gece şarkısı

bir kez harcamaya gör çabuk tükenir sayılı aşk suyunu çeker sen bir zamanlar sanmıştın ki aşkın sınırı yok oysa var ve o sınır sensin şimdi iskarmozları söküp götürmüşler nasıl kürek çekeceksin yaşama? iskorpitleri kim toplayacak? deniz bir uçurumdur ağzına kadar su…. Zareh Yaldızcıyan