Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gerard de Nerval etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Büyükanne

Üç yıl olmuş nerdeyse öleli büyükannem Ne iyi kadındı. Gömülürken Akraba, eş, dost, tanıdık, tanımadık Ağlamış sızlamıştı ta yürekten Yalnız ben dolaşıp durmuştum evde Üzgün olacak yerde şaşkın. Ayıplamıştı biri beni Tabutunun başında sessiz Kupkuru gözlerle böyle bakılır mıydı? Şamatalı yas, çabuk geçip gitti Üç yıl boyunca tatlı-acı olaylar, Başka heyecanlar, sarsıntılar, yıkışlar Silip götürdü herkesin gönlünden o günün acısını. Yalnız benim gözümde canlanır o an ve ağlarım sık sık Üç yol boyunca artarak ve günden güne. Bir ağacın gövdesine yazılmış bir ad gibi Ruhuma işleyerek ilerler boyuna hatırası. Gerard de Nerval Çeviren: Sezai Karakoç

Leke

Kim ki güneşe sürekli bakıp durur Siyah bir lekenin uçtuğunu görür Gözlerinde, çevresinde ve havada Bir zamanlar çok genç ve çok gözüpektir Utkuya bir an sabit gözlerle baktım; Aç bakışımda kara bir nokta kaldı. O gün bugün, bir yas işareti gibi Görürüm her yerde o siyah lekeyi, Karışır gözümün daldığı herşeye! Nedir bu? Mutlulukla arama giren! -Yazık bize, yazık! Bir kartal var göz ri:«: Atam benim! Sen misin içimdeki kıpırtı? Gücün var mı yaşamaya, daha ölümü yenmeye? Yoksa düşecek misin vurdukça kanatlarım Gerard de Nerval

N'olur Bırak Beni

Küçük kız, güzel kız, yalvarırım sana; N'olur bırak beni, bakma boşuna, Yüreğini tazelerim diyorsun, Yaralıyım, üzgünüm, acılıyım, Gençliğini tüketmiş solgun alnım Mutluluğa gülemez görmüyor musun ? Vadilerimizde parlayan çiçeklerin O soğuk nefeslerinde kış, yarın, Açılmış bir bağrı buza kesince Ölü yaprağa kim verebilir geri Rüzgarın alıp götürdüğü kokuları? Baygın parlaklığı kim verebilir! Bir zamanlar dolup taşıyordum aşkla Tatlı kız, niçin rastlayamadım sana, Bilsen nasıl coşup kendimden geçerdim Dünyalara değerdi bu gülüşün Onun için neler vermezdim bir düşün. Güzelliğinle beslenirdi günlerim. Oysa şimdi küçük kız, bakışların Fırtınaya tutulmuş tayfaların Rüzgar dinse bile, yarılmış, kırık Tekneleri sulara gömülürken Umutsuz, çaresiz gözlerine dökülen Parlak bir yıldızın ışığından farksız. Küçük kız, güzel kız, yalvarırım sana; N'olur bırak beni, bakma boşuna Yüreğini tazelerim diyorsun: Gençlikten yoksun şu solgun alnımda Hüzün seviyi de, m...

Fantazya

Bir hava bilirim dünyalara değişmem Bütün Rossini, Mozart, Weber sizin olsun Çok eski bir hava, ağı, hazin, muhteşem Yalnız ben duyarım onda ne varsa füsun Ne zaman o havayı dinleyecek olsam Ruhum gençleşiverir beden iki asır On üçüncü Louis devridir vakit akşam Batan günle sararmış bir yamaç uzanır Camları kızıla çalan renklerle yanar Tuğlalardan bir şato, köşeleri taştan Etrafı çepeçevre bağlar, bahçeler, parklar Bir dere akıyor çiçekler arasından Kömür gözlü bir kumral en üst pencerede Eskidir geçmiş zaman esvapları eski Görmüşlüğüm var bu kadını! Ama nerde Hatırlıyorum, başka bir hayatta belki Gerard De Nerval Çeviri: Cahit Sıtkı Tarancı

El Desdichado

Garibim, yaslıyım, yok derdime çare bulan, Kalesi elden gitmiş Aquitaine'li beyim ben: Bir tek yıldızım söndü, darmadağın sazımdan Karasevda'nın kara güneşidir akseden. O mezar gecesinden, ey tesellim bir zaman, Pausilippe'i, İtalyan denizini ver geri, Ve o çiçeği, dertli gönlüme merhem olan, Çardakta asmalarla sarmaş dolaş gülleri. Phoibos, Amor muyum?... Lusignan mı, Biron mu? Kraliçenin öptüğü alnım hâlâ kırmızı; Mestolmuşum mağarada yüzüyorken su kızı... İki kere muzaffer, aşmışım Acheron'u: Orphée gibi duyurmuş sazımın her kirişi Kâh bir peri çığlığı, kâh bir kız iç çekişi. Gerard De Nerval