Ana içeriğe atla

Kayıtlar

A.Ertan MISIRLI etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Cemal Bir Canan Birdir İkisi

Sen benim incelticimsin Bana Cemal'in yadigârı Sen doğmadan sevmişim seni Ölüm bahanesiyle kapanmadan kalbim Ki ölülerin papatyasıdır kasımpatılar Hadi gel kırlara gidelim Ben bulutlarımı sundum sana Sen yeşillerini uzattın dallarının Kuşlar sığınacak bir yer buldu ama Sözcükler yitip gitti ağaçlar kaldı ortada Sığındık pul çiçeğine mühür çiçeğine Yıpranmış mektuplar gibi iki gözü iki çeşme Birine sen ağladın birine ben Bu senin gözyaşın bu da benim / bak Bak o bulut hep başımın üstünde Olmasaydı / o öpücüğü de unuturdum çoktan Oturduk beraber bekledik Cemal'i Beklemek bu kadar güzelken Hüzünlü bir istasyondu Kadıköy İyi kötü yaşayıp giderken O gün bugündür kaç ay salınıp geçti Gökyüzünden / dönmedi Cemal 'Sevda Sözleri' nden. Ahmet Ertan Mısırlı

Dönüşsüz

I Irmak değildir kalbin senin z a m a n çeşmesinden s u içmeye konan kuş, bir kanadında güneş bir kanadında gölge k ü s e c e k s i n bir mevsim sonra gökyüzüne, ayrılırken yarı susamış senin yüzünü bulacağız ı r m a ğ ı n sularında II gurbet değildir kalbin senin bir su damlasında Ü Ş ü y e n kuş, akşamın vaadlerine benziyor ölçüsüz büyüklükteki kanatların ölümsüz bir gündür zaman u n u t m a Ay'sız gecede doğan çocuk t a ş t a n oyulmuş bir imge eklenir m u m y a n a ırmağın sularında III K a l b i n senin r ü z g â r değil ki alıp götürmüyor işte şimdi y a z a r k e n bunca zaman sonra bile t i t r i y o r elim b o ş l u k t a IV K a l b i n senin ç o c u k değil ki son ışığını da kullan aynaların dönüp bakacaksın ki orda değilsin A. Ertan Mısırlı

Bu Bir İstanbul Şarkısı 'Vasiyet Sokağı'nda Yazılmıştır!

Bahçelerin ormandan kopartıldı çoktan yırtıldı boydan boya sana dokunamadığım bu şehir bir avuç masaldı belki, her okuyuşunda uykuya daldığım sesin, kolları bağlı gölgeler dolaşıyor sokaklarında kırık dökük eski zaman heykelleri gibisin artık! Kıskanırken yıldızlarını ay, gecelerden birinde seni kır saçlı bir vapura bırakırken aşkımı itiraf edemedim ama çekip gideceğim bir Üsküdar gecesiydin gözlerim kadar yorgun! İstanbul, en güzel kızların kiliseye yakın otururdu gülsularıyla yıkardım saçlarını meleklerinin ne ut, ne tambur, ne de ney insan karanlıkta koklamalı gülü derdin En gizli tutkuların kapısında ne olur piyanoda Dede Efendi çalmayınız! unutulmuş tatlarında ilk sevdalarının bırakınız kanun kendi anlatsın İstanbul'un hüznünü... Ahmet Ertan Mısırlı

Ahmet Haşim'in Portresi

I Karanlığı seviyorsun Şair! kapalı gözlerin çevrili içine ne kör edici bir ışık ne yansıma karanlık Allah gibidir ve tek başına biliyorsun ne güzeldir sevmek karanlığı II Karanlığı seviyorsun Şair! rengi yok ahengi yok kıyısında oturup bakıyorsun içinde dalgalanan denize düşünüyorsun ne güzeldir sevmek karanlığı III Karanlığı seviyorsun Şair! ne renklerin ağırlığı ne şekillerin kalabalığı çizmeye çalıştığın resim öldüğünde sen de ölüyor mırıldanıyorsun ne güzeldir sevmek karanlığı IV Karanlığı seviyorsun Şair! ne kimseye gözlerinden veriyorsun ne kimsenin gözlerinden alıyorsun cehenneme gidecek bu hasta adamın rüyası bu küflü yatak odası karanlık ölüm gibidir biliyorsun! A.Ertan MISIRLI

Gökyüzü, Uçurtmasıdır Tanrının

Nasıl unuturum, özenle katlanmış bir mendili üstünü başını yırtmış çocuk gülüşüme düğümlenen hatırlamak bir kuş unutmak gökyüzü… Nasıl unuturum, sığ ırmakların gürültüsünü duyuyorum bana doğru eğildiğini sanki daima yalnızmışım gibi… hatırlamak bir kuş unutmak gökyüzü… Nasıl unuturum, kim tutu ellerimi istediğin kadar dokun bana gözler, daha çok anlar ellerden hatırlamak bir kuş unutmak gökyüzü… Nasıl unuturum, yüzüme kimin dokunduğunu güneşi, suyu ve ateşi gördüğümü kendimi hiç görmediğimi… Ertan Mısırlı