Mersiye birinin ölümü üzerine duyulan teessürü ifade etmek için yazılan manzumedir. Mersiyelerde şart olan te'sîrin gösterilebilmesi için, yürekten müteesir olmuş bulunması lâzımdır. Öyle olmazsa mersiye diye yazılan o mısrâların mezâr taşlarını karalayan ısmarlama ölüm târihlerinden farkı olmaz. Hemşirezâdem Fatma Vediatullâhın irtihâli dolayısıyla yazdığım tarihli bir mersiye: Makdem-i sa'd-i meserret-bahşı hâher-zâdemin Şevk-i diger verdi de kalb-i sürûr-âbâdıma Beş vakit âmin ile yâd eylerim târihini Hıfz-ı kuds-i Kadire olsun Vediâ Fâtıma h. 1325 Kıt'asiyle doğduğun tarihi yazmışdım senin Şimdi zabt etmek ne müşkil irtihâl-i ahzenin Vâlid-i gurbet-karârından emânettin bana Ben (Vedia) ismini vermiştim evlâdım, sana Sen idin bir sermedi feyz-ı- bâhârı ömrümün Çehre-i- sâfındı dâim neşvezarı ömrümün Ey samîm-i rûhumu tenşît eden dilber melek; Gıbta etti mânevî ezvâkıma zâlim felekl Pençesi bir derd-i bî-dermânın oldu dil-hirâş, Kıldı gü...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"