Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Johann Ludwig Uhland etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mutlu Olanlar

Oturdum, o ıhlamur ağacının yanına, O sevdiğim kızla; Oturdum, el ele onunla. Tek yaprak kımıldamadı rüzgarda; Tatlılıkla parıldıyordu güneş, Dingin kırsalda. Sessizce oturduk, İçten ve özel bir hazla; Kalp atışlarını duyabiliyordu rahatlıkla. Ne gerek var sözlere, Ne gerek var sorulara; Bildiklerimiz yetiyordu bize, Birbirimiz hakkında. Her şeyimiz vardı, Sarsamazdı bizi hiçbir özlem; Aşk, yanıbaşımızda olduktan sonra. Sevgi dolu gözlerden bir selam, O güzelim ağızdan bir öpücük; Seve seve veriyorduk birbirimize. Johann Ludwig Uhland

Geçiş

Çok yıllar önce, Geçmiştim bu sulardan; İşte, günbatımında parıldayan o kale, İşte, su bendi, her şey yerli yerinde. O zaman sandalda benimle, İki arkadaşım daha vardı; Birini severdim babam gibi, Umut dolu ve gencecikti diğeri. İlkinin dingin bir yaşamı vardı, Öylece de ölüp gitti sonra. Diğeri, Yerinde duramaz, hep öne atılırdı; O da, bir savaşta yitirdi canını. Böyle özlerim hep işte, Geçmiş günleri düşündükçe; Ölümün elimden aldığı, Sevgili dostlarımı. Dostları bir araya getiren ve Dostlukları yaşatan, Ortak coşkulardır aslında; ben de hala, Aynı coşkuyla bağlıyım dostlarıma. Al öyleyse kaptan, al geçiş ücretini, Üç kişilik olsun, ödüyorum mutlulukla; Say diğer ikisini, Ölmüş dostlarının ruhlarına. Johann Ludwig Uhland

Dünyanın Hali

Ne zaman dışarı çıksam, O çayır yoluna; Yolun kıyısındaki kameriyeden, Bakıyor o kız bana. Sormadık hiç neden diye, Öylesine gelişiyor her şey işte. Nasıl oldu bilmiyorum ama, Uzun süredir öpüşüyoruz. Sormuyorum hiç ona; o da, Evet de demiyor, hayır da. Dudaklar hoşlanmışsa birbirinden, Engel olmuyoruz onlara; Hem, hoşumuza da gidiyor sonra. Gülle oynaşırken meltem, “Seviyor musun beni?” diye sormaz ona. Şebnem ürpertir çimenleri, “Yapma!” demezler ona. Seviyorum onu, o da beni ama; “Seni seviyorum” demiyoruz, birbirimize asla. Johann Ludwig Uhland

Elveda

Elveda, elveda aşkım; Gitmeliyim bugün! Bir öpücük, tek bir öpücük ver bana; Çünkü, sonsuza dek ayrılıyorum senden. Elveda, elveda aşkım sana! Bir çiçek, tek bir çiçek kopar bana; Bahçedeki ağaçtan! Meyva mı, hayır istemem meyva; Bekleyemem senden bu kadarını da. Elveda, elveda aşkım sana! Johann Ludwig Uhland

Gidiş

Nedir bu uğultu, şarkılarla çınlıyor sokak; Ey, siz genç bayanlar, açın pencerelerinizi! Bir delikanlı dünyayı görmeye gidiyor Ve herkes ona eşlik ediyor. Sevinebilir diğerleri ve fırlatabilirler pekala, Kurdeleli, çiçekli şapkalarını havalara. Ama, delikanlılar sevmiyorlar bu adeti, Suskun ve solgunca yürüyorlar aralarında. Çınlayacak maşrapalar ve şaraplar, İçilecek elbette. “İç, daha iç, kana kana iç kardeşim!” Şerefine içtiğimiz bu uğurlama töreniyle, Yanıp tutuşan alevdir içimde. Ve işte, orada, evlerin sonuncusunda, Bir genç kız bakıyor penceresinden, bakıyor merakla; Saklamaya çalışıyor gözyaşlarını, Sarı menekşeler ve gül yapraklarıyla. En son evin önünde, Gözlerini açıyor delikanlı Ve kapıyor sonra hüzünle, Elini koyuyor kalbinin üzerine. Kardeşim, hala bir çelengin ya da tacın yoksa, Bir sürü çiçek var, işte şurada; ellerde sallanan ve Uçuşan havalarda. Şerefe, ey kızların en güzeli; Küçük bir buket de, sen atsana buraya! “Kardeşlerim, neyleyim...

Gidiş ve Ayrılık

Öyleyse, artık sakınmalıyım senden; Senden, kalbimin zevkinden, neşesinden. Seni göğsüme bastırmıştım ya, Öpmüştün sen de beni, ayrılırken. Ah aşkım, sakınmak mı denir buna; Böyle sarılarak, öpüşerek ayrılmaya? Ah aşkım, ayrılık mı denir buna; Tutunmuşken birbirimize, böyle sıkı sıkıya? Johann Ludwig Uhland

Uzaklarda

Burada dinleneceğim, ağaçların altında! Bayılıyorum küçük kuşları dinlemeye, Nasıl dokunuyor kalbime şarkılarınız böyle; Ne biliyorsunuz aşkımızla ilgili, Bunca uzak bir yerde. Burada dinleneceğim, derenin kıyısında! Hoş kokulu çiçekler açmış dört yanımda; Küçük çiçekler, kim gönderdi sizi buraya? Çok uzaklardaki sevgilimin; Aşkının, içten bir kanıtı mısınız yoksa? Johann Ludwig Uhland (1787 - 1862)