I bak; şu omza kurulan çiçek bozuğu benim ince narin annemi ölümden döndürmüşler pasa çalan makasla köpürmeyen sabundan birkaç metre bez için kordon kesen ebeler beni açan ilk yaprak bir ölüm korkusudur onla akran büyüdüm banyo edilmiş yüzü çok istedim tedirgin bakan gözü saklamak her resmin kıyısında eğik duran öksüzü II zaman kimin evi ki; ağaçların altında sıra sıra durulur gözlerin içi güleç gelinler köşe bucak biraz alım, hafif naz menekşeler sabırsız, adamlarsa üşengeç oysa herkes göçünün terkisinden inerek ima eder hayatta tuttuğu çürük dalı göğüs denen kilerin güze hiç belletmeden sakladığı ne varsa alttan alta sarartı III nice ateş tutsan eğik kalıyor baston sırtındaki kamburdan düşecek gibi günler yumuşak bir toprakla bezlenen torunların yüzündeki kalayı körüklüyor gidenler varlık ki dairedir sonunda başa döner kocayan çocuklaşır oyuncak olur ele süt dişleri çıkıyor yüze varan ninenin...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"