Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Otar Çiladze etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gölge

Geriye bakmaya zorlama beni hiçbir zaman, Biliyorum, yol aldıkça ardımda kalıyor hayat Ve hak ettimse gerçek tutku, Cesedime bir ışık olarak vuracak. Henüz toprağa gölgesi düşüyor, Başka bir dünyaya göçen bedenin, Kurumuş ve parçalanmış olarak, Yüzükoyun düşüyor ve acıyla ağlıyor. Ve benim yerime başkaları deniyor, Dağa dönüştürmeyi gölgenin ağlamasını. Oysa o tek başına ve bir yabani hayvan gibi Kendi tükürüğüyle sağaltıyor yaralarını. Benim gölgeye ayıracak zamanım yok şimdi, Kanatlara dönüşüyor eski günahlarım. Bu kantlarla uzaklaşıyorum yeryüzünden Ve sonsuzluğa doğru yükseliyorum. Ve belki gerçekten rastlarım bir yerde Işığa dönüşmüş tutkuma... Ne ben yeterim bu toprağa bir lokma olarak, Ne de gözyaşım doldurur ahşap kupayı. Otar Çiladze Çeviri: Fahrettin Çiloğlu

Saat Kaç?

Şimdi vakit çok geç olmalı. Keder yürekte geçirdi geceyi… Gene de huzur vermiyor acı pişmanlık- Saat kaç, saat kaç? Penceremde duruyorum, değişmiyor gece, Bütün bir sonbaharı başıma yıktı. Şimdi ancak üç olabilir, belki de- Saat kaç, saat kaç? Saat üç çeyrek olmalı, Dışarı bakınca hava karanlık. Garın gongu çalıyor onüçüncü kez- Saat kaç, saat kaç? Düşüncelere karışmış karanlık koridor, Gecenin arabacısı seçemiyor yolu. Gene acı acı çalıyor telefon- Saat kaç, saat kaç? Tanrım, neden böyle zifiri yağmur Dinmeyen katran seli sanki, Artık ağarmaz mı bu iğrenç gece! Saat kaç, saat kaç? Şöyle derdi Charles Baudlaire: “Acı ve değerli, Sarhoşluğun saatidir, şarap saatidir” Sorduklarında kendisine Saat kaç, saat kaç? Otar Çiladze Çeviren: Fahrettin Çiloğlu