Ölmeye başlamıştı! Babamı hastanede ziyaret ettim, temiz ve meymenetsiz, beyaz bir yatakta uzanmıştı. Ama istemedi orada yatmayı, tekrar ayağa kalkmayı, oradan gitmeyi istedi. 6. kattaydı, manzaralı; dışarıda yangının neden olduğu bir fırtına. Ağaçlar düşmüş, yol çizgileri mafsallarına çarpıyor Arabalar zikzak çiziyor aşağıda, sanki herkes zilzurna sarhoştu. Ama burada sessizdi her şey, ölüm sakinliğinde. Babamın dudakları, ellerinin sesi kuştüyü yorgana karşı. Birbirimize dokunduk. Neredeyse tüm kelimelerini kullandı, geriye anlamlı kalanlarını: dışarıya, eve, çalışmaya. Bağırsakları kanserden harap olmuştu; Doktorlar onu açıp tekrar kapadılar. Dayanılmaz azap. Ama bunu söylemedi. Hemşireleri, doktorları ve kendini kandırmaya çalıştı. Zili çaldı ve geldiler. – Kalkmam lazım! Yatağın ucunda oturmuş beyaz bacakları ve şişmiş eli sarkarken. İki hemşire kollarını omuzlarına daya...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"