Zin muma sesleniyor: Bazen mumu ederdi kendine muhattap, "ey sır ve oturma arkadaşım,baş arkadaşım gerçi yanmak yönünden benim gibisin sen fakat konuşma yönünden benim gibi değilsin eğer sen de benim gibi söyleseydin benim de gönlüm fazla yanmazdı benimle senin derdin farklıdır o fark doğudan batıya kadardır doğusun, ateşin görünüştedir batı da benim, içim ateştir her zaman yanıyor canımızın damarı senin ise bazı vakitlerden başka yanmaz benim başımda alevler,gönlümde köz var canım o közle savaştadır senin başının üstünde ışık var ondan serseri bir sevda yağıyor o ışık, senin için dildir benim başımdaki alev ise zarar verir bana benim gönlümden başıma vuran alev şiddetli rüzgara hükmeder gerçi geceleri uyanıksın sen ama sabahtan akşama da uykudasın akşamdan şafağa,günden geceye hep yanarım ben" mem dicle'ye sesleniyor: mem çaresiz insanlardan uzağa giderdi derin nehirle hemdert olurdu "ey benim gözyaşlarım gibi dökülen nehir ey aşıklar...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"