Selem ağaçlarını mı, ordaki dostları mı andın ki birden Gözbebeğin kanlandı, gözyaşın aktı kırmızı kırmızı... Yoksa bir yel mi esti Kâzime yönünden; Yoksa Eden Dağı’nın üstünde, kapkaranlık gecede şimşek mi çaktı? Gözlerine ne oldu ki, “dur ağlama” desen coşar ırmak olur; Ya kalbine ne dersin, “yetiş huzur” dedikçe artar acısı gamı. Aşk gizli kalır mı kimseden, niçin aldatır kendini insan? Gönül yanıp dururken, gözden akarken çeşme gibi gözyaşı. Aşk olmasaydı döker miydin gözyaşını böyle taze toprağa? Gözün uykudan kaçar mıydı, andığında Ban Ağacını, Alem Dağını? Âşık inkar etse ne çıkar, gerçek şahitler var: Yaşa batık gözler, sararmış yüz, zayıf ten ve göz çukurları... Aşktan değil de neden bu peki, bir yanağında kırmızı gül; Bir yanağında sarı gül döküntüsü, izi; kızılırmak, yeşilırmak yatağı. Evet, yârin hayali gelip beni birden uyandırdı; Sevgi, zaten gelir gamlarla, mahveder vücut hazlarını. Aşkım sebebiyle bana dil uzatan, utanır mıydın ki bilseydin, Ya...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"