Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Dücane Cündioğlu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sen kimin şeytanını taşlıyorsun?

Deli sorar: — Niçin şimdi durup dururken Paris'e gitmeye karar verdiniz? Kadın cevap verir: — Galiba kendimizden kaçıyoruz. Kocasının cevabı da kendincedir: — Kimbilir belki de bir umutsuz boşluktan (from hopeless emptiness) kaçıyoruz. — İşte şimdi konuştun, diye mukabele eder deli, ve hemen ardından şu harika tesbiti yapar: — Çoğu insan boşluğun farkındadır, ama umutsuzluğu görmek gerçekten cesaret ister. (Plenty of people on to the emptiness, but it takes real guts to see hopelessness.) Başrollerini Leonardo DiCaprio ile Kate Winslet'in oynadığı, Sam Mendes'in “Revolutionary Road” adlı filminden... * * * Umutsuz boşluk... Yani sınırları bilinmeyen, görünmeyen bir boşluk... Ötesine geçilme imkânı olmayan, aşılma şansı olmayan bir boşluk... Umutsuz bir boşluk... İnsanoğlu kendisini aslâ bu boşluğa teslim etmemeli... boşluğu görse de umutsuzluğa kapılmamalı... ne yapıp edip umudunun, umud etmenin yolunu bulmalı, çıkarmalı... mutlaka bir yerlerde aşıla...

Düşte gibiyim, ölmüşüm sanki

İkiye yarılmışlık. Nedir bilir misin? Bir yanda aklın.... bir yanda kalbin... Geçmişin ve geleceğin ortasında kalan zavallı bir şimdicik. Mabedden içeri attığında ne hisseder insan, söyle, hiç bilir misin? Secdeye başını koyduğunda?.. Derken büyük bir alışveriş mağazasına girdiğinde? Koca bir cipin içindeyken meselâ, müziğin sesini açarken?.. Hiç gördün mü onu, hani şu bir yandan sesi arş-ı a'laya çıkanı, öte yandan kalbi büzüştükçe büzüşeni... içine, daha da içine çekileni?.. Bir elinde Kur'an, bir elinde ben, tam da ortasından yarılanı?.. Gövdesi bir yanda, başı bir yanda, çarşının orta yerinde ayaklar altında sürüneni?.. * * * İnsanı. Hiç gördün mü? Ne yapacağını bilmez hâlde, kurban diye kendini sunarken. Gözyaşlarıyla kendini iyileştireni. Hüzünle. Çaresizlik içindeyken. Ağlaya ağlaya kendi yaralarını kendisi saranı. Değil meydanlarda, mescidde bile kıyam edemeyeni. Ayağı kalkmak nedir bilmeyeni. Secdeden başını kaldıramayan o zavallıyı. Okuyanı. Hep okuyanı. İnsanı. Kend...

Nuh gemisine almadı beni

Nuh gemisine almadı beni. Tektim çünkü. Çokluğu tehdit eden teklikti tekliğim, tekilliğim. Nuh'unkine inat. Oysa gemiye binebilmenin ilk ve biricik koşuluydu çift olmak. Bu nedenle her türden birer çift alındı gemiye. Sürekliliği sağlamak için. Türün sürekliliğini. Türkçede iki kişi çok kişidir. Kendimle başım belada. Yine gemi dışındaydım. Suların ortasında. Birazdan suların üzerine çökeceği bir kıyıda. Suyun içinde. Tek başına. Artık sahilsizim. Dücane Cündioğlu