Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Burhan Eren etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İki çay söylemiştim hani

İki cümle kurdum sen gittikten sonra. Birinin gülmesi tıpkı sen, biri benim küçüklüğüme benzedi. Ve içim içime sığmadı sen gittikten sonra. Ondan mıdır nedir, iki gündür dolanıyorum sokakları kurumuş yapraklar gibi. Doğru maviyle pek aram yok bugünlerde. Nedense iki rengi daha çok sevdim biri turuncu, sarı diğeri. En çok sevdiğim günler hala değişmedi. Biri Cuma biri cumartesi. İnanmazsın belki, yirmi sekiz çeken iki ay daha buldum! Temmuz ve Ağustos… Yaz tatili öyle çabuk geçiyor ki… İki sokağın arasında seçim yapmak zorunda kaldım dün. Birinden dünyanın bütün adreslerine gidebilirdim. Evime gidiyordu diğeri. İki soru arasında kararsız kaldım işte o an… Kalmak mı iyi, çekip gitmek mi? İkidir tutturmuş gidiyor muyum? İyi ama can alıcı iki soru sormamış mıydı şâir: “…neden kimse pencereden bakmıyor… Neden tarihe değil de coğrafyaya geçenler önemli?” çünkü iki şey dolanıp duruyor bugün kafamın içinde. Biri can sıkıcı bir şey… Biri uzun kuyruklu mavi bir tilki. Bütün paragrafla...

iki gündür dolanıyorum sokakları kurumuş yapraklar gibi

Denizleri dökülmesin diye, kimim atlasların duvara asılmadığı doğrudur. Ama sanmıyorum doğru olsun, ağaçların soğuk kış günlerinde, kabuklarının altına pazen giydikleri… *** Ben de bilmiyorum önümüzdeki şubatın yirmi sekiz mi yirmi dokuz mu çekeceğini… Yirmi dokuz çekecekse, bana da haber ver. Unutmayalım o gün, dört yılda bir doğum günü olan dostumuza, küçük bir hediye göndermeyi. *** Bana sorup durduğun o iki dizeyi buldum sonunda. Karaşın bir şairmiş, o iki dizenin sahibi: “Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır/Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek” Unutmadan, bu iki dizeyi defterine yaz istersen. İstersen ezberine yaz. İstersen unut. Nasılsa daha çok okuyacağız orta ikiden terk çocuklar şairini… *** Ama mesela şeyi unutma… Neyi unutma biliyor musun, pencereden sokağına bakmayı… Sabahları kalktığında ve o güzelim akşamüstleri… *** İyi oldu artık mektup yazmayacağını söylemen. Mektup beklemek, bilsen öylesine zor ve öyle...