Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mavi Tuğba Karademir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Gün Seni Yazmaktan Yazgeçtiğimde Anlayacaksın

bir gün seni yazmaktan vazgeçtiğimde anlayacaksın, gerçek vazgeçilmişlik ne demek gerçekten terk edilmek nasıl bir his, nasıl yitirilir onca emek işin kötü yanıysa seni yazmaktan vazgeçebileceğimi sanmıyorum başkasını yazabilirim belki ileride çünkü elbet hayatıma başkası da girecek. ama başkasını yazdığım günün gecesine seni ağlayarak yazacağımı ikimiz de biliyoruz neticede. doğuştan kör bir kadının çizdiği manzara resmine benzeyecek yazdıklarım belki belki yüz bin fit yükseklikten düşmüş gibi olacak yüzüm belki bir çocuğun uyumasını önleyen karanlığı kadar kötü olacağım bilmiyorum belki, bir zaman sonra, seni ne zaman yazsam ilk kez sarhoş olan bir kadın gibi kusacağım sonra derin bir uyku çekeceğim ama sabahına beynimin zonklamasıyla uyanacağım bilmiyorum seni yazmak kötü olacak, kötü hissettirecek, beni hep kötü edecek ama elimde sana dair kalan tek şey, seni yazabilmek. belki bundan da vazgeçebilsem, sahiden her şey geçecek ama geçilmiyor geçmiyor göğsümdeki ...

Kumral Bukleli Kadın

kumral bukleli kadın, bir ismin var elbet ama ismini ağzıma alacak kadar güçlü değilim. öncelikle, sahiden dünyanın en şanslı kadınısın. ama bir zamanlar o vasıf bana aitti, yani kalıcı olamayabiliyor. bunu kalıcı kılmak senin elinde. onu üzme diyebilmeyi isterdim ama bize mutluluk için hep yanlış formülleri öğrettiler. onu üz. sana daha çok bağlanacaktır, kuşkun olmasın. altı yıllık bi tecrübeyle sabit. gitmekten söz et bazen. seni kaybetmekten ne kadar korkarsa o kadar sıkı sarılır. çabalar. kıymetin artar. mutlu da et tabii. çocuksu tebessümlerini ayyuka çıkar onun. sevmeyi, sahiplenmeyi en iyi o bilir. bilirim. başını döndürür aşkı. fedakarlık da eder. soğumadığı sürece her sarılışında kaburgalarınız iç içe geçer. hiçbir özel gününüzü unutmaz. seni mutlu etmek ve şaşırtmak için her şeyi göze alır. ağladığında seninle ağlar. gerekirse ailesini dahi karşısına alır senin için. tüm bunların tadını çıkar. çünkü bir gün hiçbir sebep yokken kaybetme olasılığın var. düşüncesi bile korkun...

bir kadın gidişinin bileti olarak saçlarını kesermiş

ben geç kalmayı hayat felsefesi haline getirmiş bir kadınım. sana da geç kaldığımın farkındayım. ama inan ki ilk kez bunu bilerek yapmadım. senin gibi bir adamın varlığından haberdar olsaydım yıllar önce doğar sana yıllar önce rastlar yıllar önce… bilmiyorum. sen ki başını dizime yaslayıp geçmişteki tüm hatalarını anlatırken sesi çatallaşan adam. seni sevmemek mümkün mü! seni bir anne şefkatiyle saramayacak kadar yorgun bir kadın olduğum için üzgünüm. üzgünüm bu kadar geciktiğim için. benden önce başka kadınların hayatına girip seni bu kadar yıpratmalarına, ağlatmalarına müsaade ettiğim için üzgünüm. donuk bakan gözlerin için üzgünüm. göğsünde bir cenin gibi kıvrılıp uyuyamayacağım her gece için de üzgünüm. sana bu mektubu bir tren garından yazıyorum. yollar mıyım ya da sana ulaşır mı bilmiyorum. tek bildiğim hayatın beni her zaman ötelediği ve sana afilli bir veda etmem gerektiği. evet. gidiyorum. bundan böyle bir kabusla çarpıştığım gecelerde ne yapacağım konusunda en ufak bir fik...

bazı kadınlar makyajını ağlayarak temizler

bazı kadınlar makyajını ağlayarak temizler. bazı kadınlar sol göğsünün altında mayın taşır beyler. oraya ilk ayak basan adam, ayağını çekip gitmeye kalkışırsa eğer; mayın patlar, kadın dağılır, adam ölür, kadının sol göğsünde. sonra bir daha kim gelip giderse gitsin sol göğsün altındaki kente, asla aynı etki yaşanmaz. bir mayın bir defa patlar beyler, bir kadın, gerçekten, bir defa sever. “bir şiir bir kez yazılır. bir kitap bir kez okunur” gibi çürütülebilir bir tez değildir bu. bir insan bir kez ölür, türündendir. hatta düpedüz eşdeğerdir ikisi. ve sevgilim, sana gelince: bir gün uğrarsan sol göğsümün altındaki kente, hüzünlü bir sesle: “buralar eskiden hep benimdi” diyeceksin kendine. *** mutluluğun bir sırrı var mı bilmem ama bir sınırı var elbet. size uzatılan her el ve her yürek bir gün geri çekilecek. her mutluluk ya yarım kalacak ya yavaşça eksilecek. herkes en az bir kez terk edilecek. ve ne yazık ki her şarkı eskiyecek. -istisnalar hariç elbet- ...