Zaman yoktu, zaman başka yerdeydi, İki bardak, iki iskemle vardı, İki insan, nabızları aynıydı, (Yürüyen merdiveni durdurmuşlardı): Zaman yoktu, zaman başka yerdeydi. Ne yüksekteydiler, ne derinlerde Berrak esmer dereyi bir zaman dinlediler, Sonra hala o sesin duyulduğu yerde Bir kır kahvesi buldular, oturdular Ama ne yüksekteydiler, ne derinlerde. Havada bir çan sesi sallandı durdu Öyle bir huzurla susmuş, İki vuruş arasında bir çiçek oldu, Tunçtan bir keis, demir bir sesmiş, Havada bir çan sesi sallandı durdu. Fincanlar tabaklar arasında Kum denizleri vardı, develer geçti, Çöl onlarındı, yıldızında hurmasında İki insan birbirini paylaştı, Fincanlar tabaklar arasında. Zaman yoktu, zaman başka yerdeydi, Garson görünmedi, saat unuttu onları, Radyonun çaldığı valslar o pınar değil miydi Demin kayaların içinde duydukları? Zaman yoktu, zaman başka yerdeydi. İnce parmakları külünü silkti Tropik ağaçlarda biten korların, Kimin umurunda dünya, tomruklar kaça çıktı Onlar sahibiyken bu uçsuz o...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"