Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mihai Eminescu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Neden Gelmiyorsun?

Bak, kırlangıçlar saçaklarını bir bir terk etti, Sararmış ceviz yapraklarıysa usul usul dökülüyor, Asmalar da güz ayazıyla hırpalanıyor, Neden gelmiyorsun? Neden gelmiyorsun? Gel, gel de kollarıma alıp bağrıma basayım, Çehrene dalıp dalıp başka diyarlara uçayım, Başımı minnettar bir uykuyla Göğsünde, göğsünde tutayım! Hatırlar mısın nasıl da dolaşırdık Çayırlar ve vadilerde, Ve kekikler arasında da öperdim seni Kaç kere? Kaç kere? Kadınlar dolaşır yeryüzünün dört bir köşesinde, Kimileri de epeyi çekici olur insanın gönlünce, Akşam yıldızları gibi parıldamazdı hiçbiri, Değillerdi senin gibi, değillerdi senin gibi! Parıldaman daima ruhumun derinliklerinde, Yıldızların alevinden daha tatlı, Doğan güneşten daha şahane, Tatlı sevgilim, tatlı sevgilim! Bu sonbahar da geldi ve sensiz geçiyor, Yapraklar dallarından bir bir düşüyor, Tarlalar ıssız, kuşlar dilsiz, Neden gelmiyorsun? Neden gelmiyorsun? Mihai Eminescu Çeviren: Mehmet Gündoğdu

ÖLDÜĞÜM ZAMAN

Öldüğüm zaman,  Akşam sessizliğinde,  Bir mezar kazın bana  Denizin kıyısında. İstemem pahalı bir mezar,  Sıradan biri gibi gömün,  Tabutuma bir yatak,  İyi bir manzara bulun. Uykum sakin olsun,  Ormanın derinliğine yakın.  Ve parlak bir göğüm olsun,  Suların derinliğinde. Duyayım sakince sesini,  Durmadan akan çeşmelerin,  Ay parlardı...  Çamların uzayan tepelerine, Dağlarda yankılanıyor,  Duyulur esintisi rüzgârın,  Üstümde kutsal ıhlamurlar,  Dallarını sallasın, Çok önceleri  Nasıl da dert çekmiştik,  Çelenkte çiçekler ölüyor,  Akla getirilmek. Nasıl yavaşlar, Kalp atışlarım,  Çalıp hoş söyleyecek,  Nefir kaval. Etrafımda yanacaklar,  Ovalarda ışıklar,  Vurup yoğuracaklar,  Sonsuz dalgalar. Kimse benim ardımda,  Ağlayıp sızlamasın,  Solmuş yaprakları.  Rüzgâr geri versin, Ateş diski gibisin,  Meşeler arasında,  O şansız mezarda  Ve arkadaşsı...

Elveda

Elveda Artık görmek istemiyorum seni,  Kal, iyilikle kal.  Dikkat edeceğim kendi yoluma,  Senden. Bundan böyle ne istersen yap,  Bugün artık umurumda değil,  Kadınların en tatlısı,  Terk ediyor beni. Eski huylarım artık yoktur,  O geçen günler gibi...  Sarhoş olayım ışığında,  Yıldızın. Bunca soğuk ayazda  Bakıyorum pencereden,  Bekliyordum görünesin,  Camda Dil ki çok mutluydum,  Beraber yürüseydik,  Büyüler içinde ve sakin,  Ay. Taş gibi ağırdı gece,  Gizlice yalvardığım zaman,  Ebedi dururdum yanında,  O kadının. Anlatsınlar onlara geçmişi,  Aynı hoş kelimelerle,  Şimdi ancak akla gelir,  Anılar. Dinlerse bu gün yine,  Önemsizdir bütün bunlar.  Sanki çoktandır eski bir,  Hikaye. Ay yaylalara yansırsa,  Titrerse göllerde,  Eskisi gibi his ediyorum,  Geçmişte. Akşamlar senindir,  Ben artık bakamam,  İstersen ardımda kal,  Elveda. Mihai Em...

SON İSTEĞİM

Akşamın sessizliğinde,  Son bir isteğim var,  Bırakın da öleyim,  Deniz sahilinde,  Ormanın yakınında.  Sessiz bir uykum olsun,  Engin sular üstünde,  Mavi bir göğüm olsun,  Mum ışığı da istemem,  Süslü bir tabut da istemem,  Taze dallardan,  Sade bir yatak örün bana Ardımda da hiç kimse, Durup başımda ağlamasın.  Sonbahar sesini versin,  Kuruyan yapraklarla.  Gürültüyle düşerse,  Çeşmelere durmadan,  Ay ışığı dağılsın  Yüksek çam tepelerine,  Çan sesi süzülsün.  Akşamın serin rüzgârı,  Üstümde de kutsal ıhlamur  Dalını sallasın. Nasılsa bundan böyle,  Önceden olduğu gibi  Severek beni hatırlarlar,  Akıllarına gelince. Doğacak çoban yıldızı...  Meşelerin gölgesinde.  Arkadaşım olacak,  Yine bana gülecek,  Günah ve dertlerden,  Deniz dalgalanacak,  Ben toprak istiyorum. Bütün yalnızlığımla.  Aralık 1883 Mihai Eminescu  ...

Bir Aşk Hikayesi Ya Da Bir Aşk Şiiri

Veronica Micle, dünyada adına belki de en çok şiir yazılan kadınlardan biri. Kendisi de aynı zamanda şair ama Romanya'da ve dünyada şairliğiyle, kısa hikâyeleriyle, tercümeleriyle veya piyano resitalleriyle değil yaşadığı büyük aşkıyla tanınıyor… Âşık olduğu adam öldüğünde tabutun içine bir demet çiçekle beraber kendi el yazısıyla bir not koymuş. " Beni unutma " yazıyormuş o notta.. Ölmüş bir adamdan kendisini unutmamasını istiyormuş. Aslında bu, beni orada bekle, geliyorum yanına demekti bir bakıma. Ve evet, çok kısa bir süre sonra öte dünyaya, sevdiğinin yanına gitmek için Veronica Micle intihar etti. Sevdiği adam 15 Haziran 1889‘da öldü,  Veronica Micle ise bundan kısa bir süre sonra 3 Ağustos 1889’da intihar ederek öldü. Daha henüz 39 yaşındayken sevdiği adama kavuşmak için intihar ederek bu dünyadan göçüp giden genç bir kadın… Veronica Micle'nin büyük aşkı, Romanya'nın en büyük şairlerinden biri olan Mihai Eminescu'dan başkası değildi… Veronica Mi...

Bir Tek Dileğim Var

Dileğim var bir tek: Dingin bir ülkede Deniz kıyısında ölmek; Kumsalının üstünde, O yüzdüğüm, her zaman, Bir cennete nazır, Yanında ormanı hazır, Huzur dolu derinliklere uzanan. Bedenim ne mezar ister, Ne de mum ışıkları, Örün sarmaşıkları Bir yatak yapın yeter. Benim için ne göz yaşı dökün, Ne üzün kendinizi Yalnız sonbahar, bırakın Versin yapraklara dilini Akarken bir küçük çay Dalgacıklarında şırıltılı bir seda, Ve çam ağaçlarının arasında Görünürken ay, Usulca öttürürken Titreşen ahengini rüzgar Ve üzerime ıhlamur Çiçeklerini dökerken. Artık bir gezgin Olmayacağım vakit daha fazla Anın Hatıramı şefkatla. Ve çoban yıldızı Çamların üstündeyken artık Yoldaşım olacak iyilik Üstümde nazikçe gülecek yüzü; Yaslı bir havada, Deniz söyleyecek kederli nakaratlar Ve ben tekrar Toprak olcağım tenhada. Mihai Eminescu Çeviri: Osman Tuğlu

Çobanyıldızı

Geçmişin hikayelerinde Belki de hiç söylenmemiş. Soylu büyük bir ailede, Peri gibi bir kız varmış. Ailenin tek bir kızı, Sevimli ve güzelmiş. Azizeler arasında en iyisi, Yıldızlar ortasında ay’mış. Yüksek şatolar gölgesinde, Güven içinde gidiyormuş. Pencere köşesinde, Çobanyıldızı’nı bekliyormuş. Bakarken deniz ufkuna, Yükselerek parlıyordu. Hareketli patika yolda, Kurşuni kayıklar gidiyordu. Bugün de görüyor, yarın da, Böylece hayaline girerdi. Hep izledi haftalarca yukarda, Güzel kızın gönlüne damladı. Dirsekleri arasında başı, Düşlerinde onu arzuluyor. Yüreğine tüm hasretini, Gönlüne aşkını dolduruyor. Herhangi bir gecede, Nasıl da canlı parlıyor. Şatonun kara gölgesinde, Görüneceğini düşlüyor, * Kızın ardında adım adım, Birden odasına dalıyor. Kırağı düşmüş toprak gibi, Bir serinlik veriyor. Uzanıp doğruca yatağına, O hemen uykuya dalıyor. Dokunup elleriyle göğsüne, Güzel kirpiklerini kapatıyor. Işık aynaya vurunca, Bedenine yansıyor...