Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hüseyin FERHAD etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İki Şey, Pas ve Gam

Kime özendim de çekildim kendi içime, şu ücra kente çekildim ve tersine çevirdim o murahhas defteri.                      Seninki dahil unuttum ezberimdeki yüzleri, adına Yalnızlık denilen bir fikri özenle emziriyorum işte İki şey, pas ve gam üst üste! Kime imrendim de çekildim kendi içime, şu ücra kente, kopardığımı sanıyormuşum meğer o malûm zinciri.                      İşte Kalbim nasıl da bencil ve cimri nasıl da kalbimle birlikte tatlandırıyor kursağındaki zehri Yol var mıdır Ölüm'den öte?                      -Vardır elbette! Hüseyin Ferhad

Metafizik

Seni bir kilise avlusunda dilenmeliyim artık. haçlara gerilmiş avuçlarımda bir suskun çan. -Ben değil miyim şu yıkıntıların üzerine uzanan saçlarım darmadağınık. Seni bir tapınağın avlusunda dilenmeliyim artık. çıplak ayaklarına sürmeliyim o ilençli yüzümü.. -Ben değil miyim kemirip duran madde'ye verilmiş tek sözümü aklım darmadağınık. Seni bir cami avlusunda dilenmeliyim artık. kirli bir mendil gibi sermeliyim yüreğimi önünde. -Ne var içimi kanatan bu ezan seslerinde mihrabım darmadağınık. Hüseyin Ferhad

Zende-Rud’u Geçerken

Şirin. Emzirir ve büyütür çığa benzer bir dağı. Şirin. Okur örtünür dağdan kopan bir çığlığı. Hüsnü hat bahçelerinde periler sesli düşünür, kazmayı vurduğun yerde iki tâlik harf öpüşür. Aşk dediğin alelade şikeste bir minyatür, nedense su küresinde sana matah görünür. Sahi kimler var belleğinde zülfü siyahın haricinde ki bencileyin bir imla çırağı ismine ayağ üşürür. Sustur ve çöllere sür şu mağrur ırmağı. Ferhad Kem bahtını aynalara nakşetsen de ölüm senin eğninde mengü süte dönüşür. Hüseyin Ferhad

Kûfe'de Bir Hüseynî Akşam

Saplı kalsın göğsümde kanıma teşne hançerin, yaramdan damlar tekrar nasıl olsa bir Hüseyin Hüseyin bir ayna değil ki kırılsın Yezid’e, kan dökülsün ister hırkası Yezid bir bahane Sırrı aşikâr bir Hüseyin aşka verir ser’ini, tebeşir dairesinde Azrail’in çözer zifaf düşmesini Hüseyin kadar şivekâr kaç isim var dilinde, kimseye ve herkese ait bir başka menkıbe Sanır mısın ki Hüseyin kumların fısıltısıdır bes, yazılan sağdan sola iki veya üç hecelik bir nefes Hüseyin bir cinaslı avazdır kişiye özel bir temrin, bengisuda boğmak gerekir onu öldürebilmek için Hârelidir elbet Hüseyin bir o kadar çocuk, ateş çemberi değil ki bu çizdiğin basbayağı bir boşluk Hüseyin gece bir vakit dokunmak gibidir güneşe, eski yarasını Kûfe’nin yıldızlar basmadan önce Bencileyin külden bir Hüseyin ezbere bilir ihaneti, ruhuma sapladığın hançer şehvetle ürpertir etimi Hüseyin bir sırma kamerdir tasviri nafile bir şehrayîn, zaten Kerbelâ’ya uçar sûreti haktan her Hüs...

İmru'l Kays

Atların lisanını bilirim kadınların gizli tarifesini itin hergelenin biriyim muhabbet tellâllarına göre Kalmadı yatmadığım hane üryan girmediğim bahçe İmru'l Kays'ı öldüren zehir bana da sunuldu kaç kere Doludizgin geçtim Yesrib'i Mekke'yi kona göçe görmek için şairin ülkesini indim kadim Yemen'e Yemen : Mısır ketenine nakşedilmiş bir kaligrafi : yüz bin sağmal deve bir o kadar soru işareti Yemen : çölün eteğine serilmiş bir pösteki : yüz bini çini kâse bir o kadar cırcırböceği Kahvenin yeşilini severim sütün çivit mavisini halden anlamazın biriyim hayal tacirlerine göre Necid bir kök hatmi Aden bir dal defne gözlerim şakaklarıma çekilir güneş batarken Kızıldeniz'e Nicedir dudaklarımda gezinir Cemal Süreya'nın iki dizesi : "İki şey : aşk ve şiir bunlar kuşkuyla çiftleşir" Boynundan sarkan gümüş zincir sol kulağındaki pagan küpe yine Kays'ı ele verir dünyaya tekrar geri gelse Her aşk bir şehir gibi ş...