Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nabi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şâir Nâbî (Yusuf)’den Oğluna Nasihat (Hayriye)

Öğütlerin Yazılış Sebebi : 1 – Ey isteklerimin sevinç artıran çerağı ! Ey Celil olan Allah’ın bağışı oğul! 2 – Bendeki özelliklerin ve şahsî erdemlerin hepsi sende aynıyla mevcut. 3 – Sende methedilecek ahlâk çoktur ve çok şükür, ben de o bakımdan zararda değilim. Edebe dair alâmetler ise sende yaradılıştan mevcut. 4 – Lâkin babanın bu söyledikleri de evlâdına fazladan bir tesirde bulunsun. 5 – Kulaklarına bir küpe olsun diye ve sana akıllıca bir sermaye olması için. 6 – Dilerim ki, bunu, canından da nazik tutasın ve bir an bile yanından ayırmayasın, aklından çıkarmayasın. 7 – Bunun feyzi mahşer gününe dek yürürlükte olsun ve hem seni, hem de başka mü’minleri kuşatsın. 8 – Bu nimetten sen de yiyip istifade edesin “Babamın yadigârıdır” diye anasın. 9 – Böylece ben ölünce ruhumu şad edesin, bir dua ile beni daima hatırlayasın. 10 – İşlediklerinin daima sonunu düşün ve böylece din evin onarılmış olsun. İslâm’ın Beş Temeli : Kendini Kelime-i Şehâdet ve Namaza ...

Ey şiir vadisinde garip kelimeler satan kişi

Ey şi’r-i miyânında satan lafz-ı garibi Dîvân-ı gazel nüshâ-i kâmûs degüldür Nâbî

Minnet

Ne dâde-i mahlûka ne sîm-ü zere minnet Dîvân-ı ezelde yazılan deftere minnet Katletmişiz ümmîd-i atâyâyı felekten İhsan-ı Hüdâvend-i cihan pervere minnet Pâyında bulur saydını ankây-ı tevekkül Etmez heves-i sayd ile bâl ü pere minnet Maksûdları feth-i der-i Kâ'be-i dildir Etmez Şeh-i iklîm-i fenâ leşkere minnet Ümmîd-i nevâl asldan et fer'den etme Âteş var iken eyleme hâkistere minnet Âyînedekî aksine nâz eyliyen âfet Bir haftada eyler iki kez berbere minnet Nâbî

Bir bahr-i gamda urmadayız dest ü pay kim

Bir bahr-i gamda urmadayız dest ü pay kim Keştisi yok, kenaresi yok, nahudası yok (Öyle bir gam denizinde yüzüyoruz ki, gemi parçalanmış, sahil görünmüyor, kaptan boğulmuş) Nabi

Sen gelmeyince hatıra bilsen neler gelir

Gah sakisi gehi sagarı geh badesi yok Görmedim meclis-i maksudu tamam amade Gonca gülsün gül açılsın cuy feryad eylesin Sen sus ey bülbül biraz gül-şende yarim söylesin Habda busesin almak nice mümkin zira Busenin sayesi ruhsarına düşse uyanır Ey meh leyal-i vesvese-hiz-i firakta Sen gelmeyince hatıra bilsen neler gelir Peyam-ı lutf kim cana leb-i canandan geldi Nesim-i can-fezadur canib-i gül-zardan geldi Nabi

Bir devlet içün çarha temennâdan usandık

Bir devlet içün çarha temennâdan usandık Bir vasi içün ağyâra müdârâdan usandık Hicran çekerek zevk-ı mülâkatı unuttuk Mahmur olarak lezzet-i sabâdan usandık Düşdük kati çokdan heves-i devlete ammâ Ol dâiye-i dağdağa-fermadan usandık Dil gamla dahi dest ü giribandan usanmaz Bir yâr içün ağyâr ile gavgâdan usandık Nâbi ile ol âfetin ahvâlini naklet Efsâne-i Mecnun ile Leyla dan usandık Nâbi

Görmüşüz

GAZEL Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz Çok da mağrûr olma meyhâne-yi ikbâlde Biz hezâran mest-i mağrûrun humârın görmüşüz Top-ı âh-ı inkisâra pâydâr olmaz yine Kişver-i câhın nice sengin hisârın görmüşüz Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâl-i pest Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz Bir hadeng-i cangüdâz-ı ahdır sermâyesi Biz bu maydânın nice çâbük süvârın görmüşüz Bir gün eyler dest-i beste pâygâhı câygâh Bî-aded mağrûr-ı sadr-ı îtibarın görmüşüz Kâse-i deryûzede tebdîl olur câm-ı murâd Biz bu bezmin Nâbiyâ çok bâdehârın görmüşüz Nâbi