yüzünü rüzgar kokularına sürmelisin anılarla çoğalan yalnızlık akşamlarına kuşkulu araba farlarına. sokak fenerlerine gizlipolisin vuremirli baskınlarına katli vacip ajanların itiraflarına ve hatta yoksul işçi evlerinin perdesiz güneşli camlarına yüzünü hayatın her yerine sürmelisin geceleri yüzünün her çizgisinde darağaçları kurulup sabahları yıkılır yeniden umarsız katledilir şiir bir içimlik aşklar yüzünden leyleği hep yuvasında görüp baca temizleyicilerini uçururuz her göç mevsimi yalnızlığını tanrıyla paylaşan insanların arasında nasıl bilebiliriz aşkın yanmamış bir sigara olduğunu ve bitmeye başladığını yakıldığı anda günler patlıcan ile kırağı hesabında yeni kimlikler aramakla geçiyor zaman bulvarlarda serçe ötüşü tavında saçlarını denize salan asırlık salkım söğüdün öyküsünü unut kaynağına akan ırmaklar gördüm şehirlerin çukurunda telef olan hayatlar hiçbir sırrı kalmadı artık yaşadıklarımızın bütün maskelerimi çöpe attım çıkardım parmaklarımdan...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"