Ana içeriğe atla

Kayıtlar

yevgeni yevtuşenko etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Zima Kavşağı'ndan

Geriye bakışlarla geçti yıllarım, bazı özel duygularla, düşünceler, isteklerle; yaşamamın düzgün dönemeçlerinde çeşitli davranışlar; ama bitmiş bir şey yok. Yine de yeni yollar açar bunlar insana, yeni bir güç kazandırır, sizin ilk defa toz kaldırarak çıplak ayakla yürüdüğünüz o toprağa basmak. Yevgeni Yevtuşenko Çeviri: ÜlküTamer

Babi Yar

Hiç anıt yok Babi Yar'da. Tek mezar taşı o dik yamaç. Korkuyorum. Yahudiler kadar yaşlıyım şimdi. Şimdi bir Yahudi gibi görüyorum kendimi. Şimdi Eski Mısır'da dolaşıyorum. Çarmıha geriliyorum şimdi, ölüyorum, çivilerin bile izi var üstümde şimdi. Dreyfus geliyor aklıma. Ben oyum. Kof adamlar suçluyor, yargılıyor beni. Parmaklıklar ardındayım ansızın, kıstırılmışım, tutulmuşum, sövmüşler bana; Brüksel dantelinden elbiseler giymiş hanımlar bağırarak şemsiyelerini çarpıyor suratıma. Belostok'da bir çocuğum şimdi, yere yayılıyor damlayan kan, öfkeyle saldırıyor meyhanenin soğan ve votka kokan fedaileri. Tekmelenmişim, elimden bir şey gelmiyor, yalvarıyorum, dinlemiyorlar bile, "Gebertin çıfıtları, Rusya'yı kurtarın," diye haykırarak bir aktar dövüyor annemi. Anna Frank olarak görüyorum kendimi, nisan dalları kadar inceyim, sevgiyle dolu içim; boş sözler söylemeyin bana, birbirimize bakalım istiyorum. Gülecek, koklayacak ne var ki yaprak...

Sen Aşkta Büyüksün

Sen aşkta büyüksün Ve cesur. Her adımım ürkek benim. Zararım dokunmaz sana iyilikler verebilirim tek, güç de olsa Bir ormanın içindeki kayıp bir patikadan geçiriyorsun beni. Yabanıl çiçeklerle gömülüyoruz belimize kadar. Bilmiyorum bile onların ne olduklarını-o çiçeklerin. Hiçbir ise yaramıyor burda iyi egitim. Kararsızım neyi nasıl yapmalı? Yoruldun sen Kollarımı istiyorsun, taşınmayı. Zaten kollarımdasın uzanıyor ötemizde her şey saf, ilk, genç, ve ne varsa yolumuzda önümüze çıkan. Sen ne kadar suskunsun! Göğsünde kımıldıyor giyisin alıp verdiğin solukla "Görüyor musun? Ne mavi bir gök? Soyleyebilir misin hangi kuşlar şarkı söylüyor ormanda? "Sahi neyi bekliyorsun? Ya? Öyleyse taşı beni!" İyi de, nereye taşıyayım seni? Yevgeni Yevtusenko

Küllendi Sana Olan Aşkım

Küllendi sana olan aşkım - bayatladı yaşam benzeri Çözüldü ölüm gibi, içler acısı bir öyküydü Koparıp atsam bu acımasız aşk şarkısının telini İkiye parçalasam gitarı - sürdürmek niye bu güldürüyü! Ne var ki o küçük o tüylü canavar anlamıyor Neden daha karmaşık yaptığımızı yalın olan her şeyi Ben alınca içeri koşup senin kapını tırmalıyor Ama benim kapımı tırmalıyor sen alınca içeri. Çıldırabilir insan böyle koşturmaktan, gerçekten Biliyorum daha çok küçüksün, küçük duygusal bir köpek, Ama duygusal olmaya da karşıyımdır ben. Neye yarar son perdeyi uzatıp işkenceyi sürdürmek? Güçsüzlük değil suç demeli duygusallığa aslında Yumuşayınca yine barışmaya söz verilir Sonra homurtular yeni bir gösteri için daha Tadı tuzu kalmamış "Aşkın kurtuluşu için" denir. Daha en başta tazeyken korunmalıdır aşklar Atmalı o aşk dolu "Daima!" ve o çocuksu "Asla!"ları, "Söz vermeyin!" diye bağırıyordu trenler, "Söz vermeyin!" diye mırıldanıyordu telefon telleri...

Öndeyiş

Bambaşka bir insanım ben, hem çalışkan hem tembelim, bir amacım var ama amaçsızım yine de! Elim her işe yatmaz öyle, beceriksizim, utangacım, kabayım, hem kötüyüm hem iyiyim. Kutuplar birleşir içimde Doğu’dan Batı’ya kadar, kıskançlıktan sevince kadar. Bilirim, böylesi sevilmez insanım, ama asıl değerli olan bana kalırsa kutuplardır! Saman yüklü bir kamyon gibi yüklüyüm ben de. Sesler arasında uçarım, dallar arasında uçarım, gözlerim kelebeklerle dolu, samanlar taşar her yanımdan. Bütün canlıları selamlarım! Tutkuluyum, ateşliyim, coşkunum! Sınırlar dikilmiş önüme; bilmiyorum Buenos Aires’i, New York’u bilmek isterim; Londra sokaklarında gezmek ve kırık dökük İngilizcemle canım kimi çekerse onunla konuşmak isterim. Çocuklar gibi asılıp bir tramvaya dolaşmak isterim sabahları Paris’te. Sanatın da, benim gibi, çeşitli yanları olsun isterim; yorsa da beni sanat, canımı çıkarsa da, kuşatılmış olmak isterim sanatla. Her şeyde kendimi görürüm biraz; yakı...

Olvido

Gençlere yalan söylemek yanlıştır Yalanların doğru olduğunu göstermek yanlıştır. Tanrı’nın gökyüzünde oturduğunu ve yeryüzünde işlerin yolunda gittiğini söylemek yanlıştır. Gençler anlar ne demek istediğiniz. Gençler halktır. Güçlüklerin sayısız olduğunu söyleyin onlara, yalnız gelecek günleri değil, bırakın da yaşadıkları günleri de açıkça görsünler. Engeller vardır deyin, kötülükler vardır. Varsa var, ne yapalım. Mutlu olamazlar ki değerini bilmeyenler mutluluğun. Rastladığınız kusurları bağışlamayın, tekrarlanırlar sonra, çoğalırlar, ve ilerde çocuklarımız, öğrencilerimiz bağışladık diye o kusurları, bizi bağışlamazlar. Yevgeni Yevtuşenko