Ana içeriğe atla

Kayıtlar

aydın şimşek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İçini İçime Döken Dil

- Ayşe için - Kendini seyrediyor iç denizindeki ışıkla Sevişe sevişe biten yaz, hazan ve yağmurlu günler Çocukluk resimlerimizden akıp gidiyor Kalbi birbirinden seken Çılgın atların ve kırbaçların ucunda. Seni ne çok seviyorum içini içime döken dil, Benzeşen yüzlerin toplamı bir akşam Deniz çoktan çekildi. Patikalarımızın bittiği yerde Varsa yoksa kedi kokan tren düdükleri Ellerin de görmüyor şimdi Gözlerin öpüşmeyi unuttuğu için. Alaturka bir ağız seçip gergin yüzüne Aşkı tanımlıyor ayrılıklarından Coşkusu maske, teni tuz, beyni işkence Ne çok yalan yalan... yılan Oysa bir ırmağı içiyorum gövdesinden gizli sözcÜklerle. Kalbim son kez sınandı iç denizdeki ışıkla Bu şehirde bir tek senin için kalabilirim. Aydın Şimşek

Gezi Adası

………….Ballim İçin Üç Lirik Şiir 1 İnsanın içinde büyümesi bir ceviz ağacının nereye gidersen orada sürüyor kökleri sakin huzurlu gökyüzüne doğru bakıp dua ediyorsun gözleri için kıvrılıp kalbine dolanan saçları yağan susan yağmur ve toprak için derisinden de ayrılıyor insan Neden çoğalıyor ömrümüze gidenlerin kalbi, neden akıyoruz azaptan ötekine Sürgün… ruhumuzun başka ruhta İkiye bölünüp dönmesi pervanesine kalan uğultu büyük yalnızlık sonra ağacın usaresi ... Aydın Şimşek

Aşk ve Akşam

Akşamı güneşleyen su, aşk ve güvendir çatışıp durduğumuz… durmadan bir iç çekiş bedenle ruh arasında paslı çivilere asılmış kalabalıklardan savaş alfabesidir dudakları upuzun küçük kalpli adamlar. Taş ve rutubet birbirini uyurken, seni sevdiğim bütün yerlerde cam ve ateş merhametim de yanıltıyor beni, aynı seslerden binlerce bedende geziniyorum içimi kendi teninde bir bıçakla oynaşıyor rüzgârım ve kaba bir yağmurun elleri kalıyor içimdeki kasabada taş toza dönüşüyor. Aşk ve akşam eski bir fotoğrafta duruyor aşk: kuma uzanmış yaralı deniz Kavafis’in gözlerinde akşam: Dicle üzerinde gümüş bir kuş, Harran’dan daha doğuya akan. Kanafganistan. Orada su soğur güneş bütün kahrını içer denizin sen orada buğday ben toprak olsam da ancak bir asker özetleyebilir annesinin yüzünü ölümle doğum arasına sıkıştırıp. Akşamı güneşleyen su, dili olan suskudur dağlar, göçlerin kedisidir söz durmadan konuşan buza bir yanıttır uzun kapılarda harlı atlar. çocuk arabaları ve sis....